İnsan ömrünün biricik güzel şeyi sevdadır. Ve onu yanlış anladığınız, çirkinleştirdiğiniz için, dinsel bir eylem gibi yüceltiyor ya da satın aldığınız entariye döndürüyorsunuz.
İstediğiniz kadar karşı çıkın, kızın, irkilin ya da havalara uçun, Schopenhauer’in küçümseyici bakışı, düş kırıklığı bütün insanlığa damgasını vurmuştur.
Bu uyanık haz düşkünü, inançları, umutları, şiirleri, boş düşleri altüst etmiş, özlemleri yıkmış, ruhlardaki güveni silip atmış, seviyi öldürmüş, kadınla ilgili düşünsel tapınmayı devirmiş, yüreklerdeki yanılsamaları patlatmış, o güne dek görülmemiş büyüklükte bir kuşkuculuk getirmiştir dünyamıza. Alaycılığıyla her alana girip çıkmış, her şeyin içini boşaltmıştır. Ve bugün, ondan tiksindiklerini sananların zihinlerinde bile, ellerinde olmadan onun düşüncesinden parçalar vardır sanırım.
Sayfa 10 - türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Ne kadar çok kısa anı, küçük şey, buluşma, şöyle belli belirsiz yakalanmış, bulgulanmış, gösterişsiz dram, henüz her şeyden habersiz, körpecik zihnimizi alıp usul usul üzücü doğrunun tanınmasına götüren iplerdir aslında.
Ve kendi içimi açık seçik görmeye başladım. Her günkü küçük acıların gözümde neden büyük yıkıma dönüştüğünü anladım; doğal yapımın her şeyden korkunç bir acı çekmek üzere oluştuğunu; bütün acı veren izlenimleri hastalıklı bir duyarlılıkla bin katına çıkararak algılamak üzere hazırlandığımı gördüm ve müthiş bir yaşama korkusu kapladı içimi. En küçük bir tutkum, özencim yoktu; bunun üzerine, kesin acılardan kaçınabilmek için olası sevinçleri gözden çıkarmaya karar verdim.