Kitabı okurken gerçekten seveceğimi düşünmüyordum, son 50 sayfayı okuyana dek. Olacağını bildiğiniz, size olacağı söylenen ve hatta artık ne olacaksa olsun dediğiniz her şey son 50 sayfada oluyor, beklemediğim kadar dramatik oluyor hatta.
Kitabı okurken ana karakter David'e olan nefretim katlanarak arttı, Giovanni'ye olan sevgim de aynı şekilde. Aslında sevgi diyebilir miyim onu da bilmiyorum, tam olarak sevdiğim bi karakter yoktu kitapta. Acıma duygusu desek daha iyi. David sanki çok derdi varmış gibi, dünyanın en dertli adamıymış gibi yakınsada, kitabın başında dertleri benim kafama takılacak şeyler değildi açıkçası. Tam privileged white man dertleriydi yani. David'in başına gelen her şey kendi suçu ve kendini kabullenememezliği. Olan Giovanni'ye oluyor. Giovanni'nin de asıl suçu kendini David'e böyle kaptırması sanırım. David'in nasıl bir insan olduğunu ve eninde sonunda onu bırakıp gideceğini bilmesine rağmen.
Okurken keşke şöyle kaliteli bir filmi olsa, Luca Guadagnino yönetse de izlesek dedim sürekli.