Kitabın içeriği epey mide bulandırıcı. O çok çağdaş ayağına yatanların da midesini bozacak kadar hem de. Tabi olumlu düşünceler de var hakkını yemeyelim. Düşünün bir kitap yazıyorsunuz ve kitapta bahsettiğiniz insanlar zarar görür endişesiyle ölümünüzden 100 yıl sonra basılmasına izin veriyorsunuz. Çok büyük düşünce. Bu konunun benzeri de ne zamandır aklımda dolaşıyor, anlatayım:
Düşünün, yaşıyoruz, eğlenmek ve kazanmak için. Nasıl yaşarsanız yaşayın, ne yaparsanız yapın ölüyorsunuz. Sizi tanıyan insanlar da öldüğünde aslında hiç dünyaya gelmemiş gibi oluyorsunuz. Bitti yani. Kalıcı olmak içinse eser-eserler bırakmak gerekiyor bana göre. Mesela Puşkin de yazmasaydı, tanınmayacaktı. Bu kadar basit işte.
Puşkin’in ilişki hayatından sıkça bahsetmesi ve affedersin Puşkin ama bu kadar midesiz biri olmanı hiç kaldıramadım yani. Yani düşünün hanımlar, beyiniz sizi sürekli aldatıyor, hatta kız kardeşiniz buna dahil. Hatta ve hatta bunu sizin izninizle yaptığını da düşünün. Bu yüzden olmadı Puşkin, yakışmadı Puşkin. Bir uzaklaştım ben senden şimdi.
Mesela sayfa 147’nin son paragrafı. Yazarın karşısına çıkan kadınlar nasıl bilmem, ancak kadınlara bakış açısı ve cinsellik yorumuna katılmıyorum. Karşı çıkıyorum. Bir kadının senin istediğin hayalindeki gibi olması için, seni sevmesi gerek. Sizler yalnızca para karşılığı bedenini satanlarla beraber olduğunuz için, karşılıklı duygulara önem vermeyebilir, bir hazzı yalnızca hayal edebilirsiniz sayın Puşkin.
İyi okumalar dilerim..