Yalnız son zamanlarda geçmişten tanıdığı bir gölge,zihnini ve bedenini ufaktan kemirmeye başladı; hani şu, bir şeylere hep geç kalanların yakından bildiği o his; korku ve kaygı karışımının üstüne, bolca pişmanlık sosu eklenerek sunulandan.
Yaşamak için çalışmak zorundayım demişti. "Yaşamak için çalışmak zorunda kalmak..." Nasıl bir cümledir bu? Nasıl böyle ete kemiğe bürünüp, insanlığın karşısına dikilerek kafa tutabilir?