Gökteki Kuşlar

Karl Ove Knausgaard

Gökteki Kuşlar Quotes

You can find Gökteki Kuşlar quotes, Gökteki Kuşlar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu tek şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin en büyük keder anında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti
'Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş' Kierkegaard
Kuş ânı yaşıyordu, bu yüzden atmacanın yavrularını alıp götürdüğü aynı yere son dört senedir tekrar tekrar yuva yapabiliyordu. Onun için geçmiş ya da gelecek yoktu, yalnızca bir zaman sonra doğacak olan yavruları ve yuvası vardı. Atmacanın gelip onları kapması o anda var olan bir gerçek değildi onun için, bu yüzden bunu düşünüp ona göre yaşamıyordu. Kuşun başına gelen şeyler onun kontrolünde değildi, bu nedenle onu ilgilendirmiyordu. Bizim için de böyle düşünmek mümkün müydü? Başımıza gelen şeylerin bizi ilgilendirmediğini?
Sayfa 94
Reklam
Gölgelerin gerçekten de var olması...
"Buna ulaşabilmek için Tanrı'ya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu. Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin, en büyük keder ânında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti. Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek, diye düşündüm ve yukarı baktım..."
Sayfa 94
kırdaki zambak, gökteki kuş
...buna ulaşabilmek için tanrı'ya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu. kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu şey buydu. onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin, en büyük keder anında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. tüm bunların yükünü tanrı'ya havale etmişti.
...Buna ulaşabilmek için Tanrı'ya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu. Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin, en büyük keder anında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonra ki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti. Rüzgar ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkar olabilmek, diye düşündüm...
Anlamlı
"İçimdeki bu aidiyetsizlik duygusu çok güçlüydü. İşte tam da bu nedenle Kierkegaard'un kitabı bende bu kadar büyük bir etki yaratmıştı. Çünkü kitapta oraya açılan bir kapı vardı. Kırdaki zambak ve gökteki kuş. Onlar Tanrı'nın Krallığı'ndalardı. Ve bizim için bu krallığa yol, onlardan geçiyordu, onlar gibi olmaktan. Sahi neydi onlar? Her şey onlar ve çevrelerindeki dünya ile aralarında bir aykırılık olmamasıyla ilgiliydi. Geleceğin olmamasıyla ilgili. Tanrı'nın Krallığı, kırdaki zambakla gökteki kuşun her zaman içinde yaşadığı anda gizliydi. Kuş ânı yaşıyordu, bu yüzden atmacanın yavrularını alıp götürdüğü aynı yere son dört senedir tekrar tekrar yuva yapabiliyordu. Onun için geçmiş ya da gelecek yoktu, yalnızca bir zaman sonra doğacak olan yavruları ve yuvası vardı. Atmacanın gelip onları kapması o anda var olan bir gerçek değildi onun için, bu yüzden bunu düşünüp buna göre yaşamıyordu... Kuşun başına gelen şeyler onun kontrolünde değildi, bu nedenle onu ilgilendirmiyordu. Bizim için de böyle düşünmek mümkün müydü? Başımıza gelen şeylerin bizi ilgilendirmediğini? Böyle düşünmek bizi ızdıraptan ve acıdan özgür kılabilirdi. Bize Tanrı'nın Krallığı'nın kapılarını açabilirdi."
Sayfa 93 - MonoklKitabı okudu
Reklam
110 öğeden 111 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.