Ay bitmeden iki harika kitap okuma mutluluğu içerisindeyim, diğerinin yorumunu da yarın ya da öbür gün yazmaya çalışacağım inşallah ama bugünkü konumuz Gölge ve Kan.
Öncelikle kitabımızın gotik havasından ne kadar hoşlandığımı söylemek istiyorum. Daha türüne bile bakmadan eski zamanlarla ilgili, merak uyandıracak bir şeyler okuyacakmışım gibi hissetmiş ve bizde çevirisi yapılmadan evvel İngilizce kitapları indirmiştim. Çeviri haberini duyunca tabii alıp okumayı uygun gördüm ama neyse, meselemiz bu değil.
Yazarımız meşhur bir seri katilin öyküsünü kurgulayıp harika bir kitap haline getirmiş, içine güçlü bir kadın karakter ve her söylediğiyle bizi güldürecek bir erkek karakter yazarak kurgusunu süsleyip püslemiş, seriye harika bir başlangıç yapmış. Eğer oluşturduğu dünyayı severseniz, daha iyisinin geleceğini vaat eden kitaplardan biriydi bana sorarsanız.
Kitabı keyifle, sarılarak okudum diyebilirim. Ağır ve işkence bezeli polisiyeleri okuyamayan biri olarak okurken çok korkmadığımı da belirtmeliyim.
Açıkçası kitabı öyle çok sevdim ki yorum yapamıyorum. Uzun zamandır bu kadar keyifle okuduğum, devamını hemen okumak istediğim bir seri olmamıştı, şaşkınım. Toparlayacak olursam kesinlikle tavsiye ediyor, Thomas ve Annabel Rose ile tanışmanızı umuyorum.
