Hissediyordu: yeni yapısında bakışı dondurucu, görünüşü ürperticiydi. Taburede oturuşu aşırı dik, burun kanatları demirden oyulmuş gibi hareketsiz, göğüs kafesi solunumu durmuşçasına kıpırtısızdı. Vücudu hızla duyularına yabancılaşırken korku dilini, damağını etkileyemez olmuştu. Tüm ağrıları, sızıları bir anda uzak geçmişinde kalmış; insanlığı, madene karışıp ayrı bir zamana savrulmuştu. Bu savruluş öylesine yaman bir şeydi ki, damarlarında akmaya başlayan elektrikle candan ve yaşamdan kurtulmuş; yeni bilinci, yeni gücüyle artık insandan öte bir varlık olmuştu. Bekleyin su biraz daha fokurdasın, serçe pencereyi biraz daha gagalasın. Köpekler koşsun, kedi uykusunu alsın, yabankazları denize ulaşsın... Bilinmeli ki, bozkırda kutlar uluduğu, uğultulu yerler kurt sesiyle dolduğu an, vakit tamamdır. Hiç kuşku olmasın; tedirgin yürekler bu anı tanıyacaklar, vücutlar yürekten gelen sese uyanacaklardır.

Author: