İnsan, ömrü müddetince tefekkür ve duygu derinliğinde ne derece yükselip dirâyet kazanırsa, ilâhî muhabbet ikliminden o kadar nasib alabilir ve ölüm ötesindeki saâdet, o nisbette artar.
İnsanı insan yapan, beyin ve kalb fonksiyonlarıdır. Sadece beyne yüklenilip kalb alemi ihmal edildiği zaman, insan belki iyi bir dünya adamı olur. Lakin ince, rakik bir mü'min olabilmek için kalbin de hamur gibi yumuşaması, incelmesi ve hissiyât derinliği- ne bürünmesi zaruridir. Kalbi bu kıvamda çalışan bir mü'min için her şey "hâl lisânı" ile konuşur. İnsanın, kendinden başlayarak yüzü-gözü, üstü-başı vitrinidir. Bütün varlıkların "lisân-ı hal" deni- len bir lisânı vardır ki, her şey bununla beyân hâlindedir.