"Ölüm" kötü bakışlı, iğrenç ve yaşlı bir adam değildi. Şeytan da değildi. Tam aksine,tatlı, güzel,baştan çıkarıcı, büyüleyici ve sonsuza dek huzur sunan bir kadındı. Kadın hayalet gibi ve mis kokulu bedeniyle, uzun ve bal sarısı saçlarıyla etrafında, üzerinde uçuşuyordu. Mükemmel vücutlu ve çok güzeldi. Gülümsüyor ve parmağıyla Ceidre'yı çağırıyordu.
Evet, diye düşündü Ceidre, gideceğim. Gitmeliyim. Bu cehennem gibi dünyada bir dakika daha kalamam.
"Gel," diye çağırıyordu Ölüm tatlı ve yumuşak sesiyle. "Şimdi benimle gel."
”Nasıl biri olduğumu biliyorsun. Beni tanıyorsun. Sana kalbimi verdiğimde, bir daha geri almam ve benim karım sensin. Korumama, sadakatime ve...” Tereddüt etti ve kızardı.
Ceidre mutluluktan ağlıyordu. Rolfe’un elini sımsıkı tuttu. “Sadece kelimeler,” dedi cesaret vererek. “Sadece kelimeler...Senin gibi bir adam, birkaç küçük kelimeden korkmamalı,” diye takıldı gözyaşlarının arasında.
Rolfe hafifçe gülümsedi. “Ve aşkıma sahipsin. Kalplerimizde evliyiz; umarım Tanrı’nın gözünde de öyleyizdir.”
"Ben lakaplar takmaya ihtiyaç duymayan bir adamım. Beni yanlış anlıyorsun; senin doğandan söz ediyorum. Can sıkıcı, silik bir hanım değil, bir savaş kadar ateşli ve öngörülemez olduğunu söylüyorum. Ve bir okadar da heyecan verici."
"Sadece kelimeler," dedi cesaret vererek. "Sadece kelimeler... Senin gibi bir adam, birkaç küçük kelimeden korkmamalı," diye takıldı gözyaşlarının arasında.