Hiç gecikmeden adamın bacaklarına atılıp onu sırt üstü yere serdi, başını iki elinin arasına aldı. Parmaklarıyla kavrayıp sıktı, sıktı. Adam bileklerini tutup geri itmek istiyordu, boşuna çırpınıyordu. Geo, parmaklarını saçlarının arasına soktuğu için elinin de kaymasını önlemişti. Aynı anda avuçları arasında dolu bir kutu parçalanıyormuş gibi oldu; bir takım boğuk hırıltılar işitildi... Geo, yağlı ellerinin üzedrinde yapışkan, ağır leş gibi kokan kanı hissetti...
(Arka Kapak)