Goriot Baba, evlatlarını seven ve tüm mal varlığını onlara harcayan bir baba. Kızları ise bu yapılanlara asla layık olmayan lüks düşkünü vurdumduymaz iki kız. Kızları evlendikten sonra, babalarını evden atarlar ve yaşlı adam bir pansiyona yerleşir. Başlangıçta pansiyonun en iyi odasında kalma imkânına sahip olan Goriot Baba, kızlarının arzularını yerine getirebilmek için servetini yine onlara harcayarak git gide yoksul duruma düştüğünden pansiyonun en kötü odasına kadar inmeye başlar. Kötü odalara doğru düştükçe, pansiyondaki insanların Goriot Babaya karşı değişen bakış açıları da trajediktir. Kitabın şu bölümü beni en çok etkileyen kısım oldu:
“Korkunç acı çekiyorum, Tanrım! Hekimler, hekimler, neredesiniz? Başımı kesip açsalar, bu kadar sızlamazdı. Kızlarım, kızlarım, Anastasie, Delphine, görmek istiyorum onları. Jandarma yollayın, zorla getirsinler, adalet benden yana, doğa, yasa, her şey benden yana. İtiraz ediyorum. Babalar ayaklar altında çiğnenirse, memleket batar. Açık bir şey bu. Toplum da, dünya da, her şey yıkılır. Ah, bir görsem onları, seslerini bir duysam, ne derlerse desinler, yeter ki seslerini duyayım, acılarım yatışıverir.”