Görünür Dünyanın Eşiği

Kaja Silverman

Oldest Görünür Dünyanın Eşiği Posts

You can find Oldest Görünür Dünyanın Eşiği books, oldest Görünür Dünyanın Eşiği quotes and quotes, oldest Görünür Dünyanın Eşiği authors, oldest Görünür Dünyanın Eşiği reviews and reviews on 1000Kitap.
Hiçbirimiz, bizi tanımlayan dilin ya da imgelerin asla tamamen "içinde" olamayacağımıza göre, her sözcenin ve her aynasal büyülenmenin varlığımızın yeni baştan "solma"sına neden olduğu söylenebilir. O halde kamera/nazarın karşısında durmak, onun kurucu etkilerine kucak açtığımızda bile, her zaman belli bir "dehşet" ya da "ölüm" yaşantılamak demektir.
Sartre, görüş alanı tanı­mına birbirinden çok farklı iki bakış edimini karşılaştırarak başlar. Birincisinde, erkek bir dikizci anahtar deliğinden bakmaktadır. Görme edimine kendini öylesine kaptırmıştır ki özbilinçten yoksundur; önündeki gösteriye öylesine dalar ki kendi "varlık"ını unutur. Sartre' ın açıklaması şöyledir: "Orada, dünya üzerinde şekli çizilmiş belirli bir nesnel bütünü kuşatıp ortaya çıkaran saf bir hiçlikten başka bir şey yoktur.• Bu "hiçlik" belirli bir aşkınlıkla paradoksal olarak eşanlamlıdır: Gösteriden, bedenden ve nihayetinde benlikten aşkın olmak. Sonra dikizci aniden koridordaki ayak seslerini ya da yerdeki yaprakların hışırtısını duyar ve birinci görsel tablo yerini ikinci tabloya bırakır. Dikizci, hiçlikten çıkar ve ayak seslerinin ya da yaprakların hışırtısının hissettirdiği o Öteki için bir imge kılığında var olur. Gösteri-olarak varoluşunun farkındalığıyla titrer ve bu farkındalık sayesinde içinde bir benlik bilinci türer.
Reklam
Son olarak, kişinin kendi aynasallığını kavraması, kendini "durum"un "efendi"si olduğu yanılsamasına ters düşen koşullar içinde bulmasıdır (s. 265). Bu nitelemenin de ileri sürdüğü gibi Sartre, gö­rüş alanına hem Hıristiyanlık konusunu hem de Hegelci bir yaklaşım getirir. Görülmek, "beni niteleyen, üzerinde hiçbir etki gösteremedi­ğim, hatta bilmediğim değerlerin nesnesi" olmaktır (s. 267);3 "bana ait olmayan olanaklara araç" olmaktır; ve "hakkında bilgi sahibi olmadığım amaçlara araç" tayin edilmektir. Bu yüzden, efendi olma durumundan çıkarılıp, köle durumuna indirgenmektir (s. 267-68). Öteki, dikizcinin sadece hangi konumdan görüldüğünü değil, bakışından uzaklaşan dünyanın nereye doğru aktığını da belirler. Öteki, dikizcinin özgürlüğünün sınırlarını temsil eder ve Sartre tarafından sonsuz özgürlükle nitelendirilir (s. 270). Sartre, Öteki'ne bir de mutlak bir özerklik atfeder. Öteki, kendiliğinden mevcut [self-present] olduğu ve kendi kendini tasarladığı [self-conceiving], bir tür "ben benim" olduğu için, dikizcinin bu Öteki'ni kendisinden türetemeyeceğini ileri sürer. O, Tanrıdır (s. 266); yargısı utanca neden olur (s. 267), dikizcinin de bir parçası olduğu dünyanın sebebidir (s. 27 1 ). Nihayetinde dikizcinin kölesi olduğu efendi, bu Öteki'dir.
Varlık ve Hiçlik ' te olduğu gibi Lacan'ın yorumunda da nazar bir şekilde aynı anda hem her yerde hem hiçbir yerdedir. Eşzamanlı olarak hem aynı anda her yerdedir hem de "ayrımsanamaz"dır. Dahası, nazar kendini, bir kez daha, kaynağından çok etkileriyle dışavurur. Bizi, ara sıra her birimizin görüş alanı içinde tutulduğumuz,
Lacan, bakışın, uzlaşımsal kadın ya da erkek öznenin kendini eksiğe karşı sağlamlaştırdığı başka etkinliklerde de oyuna dahil olduğunu Seminar Xl' da ve imgesel üzerine metinlerinde belirtir; ki "fark"ı oluşturan da bu etkinliklerdir. En sık rastlanan, kendine düş­lemsel bir kimlik edinerek, öznenin, arzunun içinde ileriediği boş­luğu doldurma girişiminde bulunmasıdır. Kurucu imgenin başkalı­ğını ve dışsallığını yadsıyan bu görsel yanlış tanımayı kavramlaştırmakta kullanacağımız başlıca modeli bize elbette ayna evresi verir. Özne, cismani bir sömürgeleştirme vasıtasıyla erotik nesneyi kendi imgesinde yeniden kurabilir. Meconnaissance'ın bu biçimini tasavvur etmede en paradigmatik modeli fetişizm sağlar. Son olarak özne genellikle, bakışı gördüğü her şeyin noktasal kaynağı yaparak dünyayla mülkiyetçi bir ilişki içine girer. Lacan, "temsillerin bana ait yönü mülkiyeti çok andırır"derken, bu görsel deformasyonların sonuncusuna neyin karıştığını belirtir.
Eğer anımsamak, cisimden kurtulmuş yaraya psişik bir mesken sağlamaksa, o zaman öteki insanların anılarını anımsamak, onların yaralarıyla yaralanmaktır.
Reklam
52 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.