Ortaçağda Sanat, Felsefe ve Din Arasındaki Benzerliklerin İncelenmesi

Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe

Erwin Panofsky

Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe Quotes

You can find Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe quotes, Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Nasıl ki Hümanist akıl en fazla “uyum”u aramışsa (yazında sözcüklerin kusursuz kullanılması, mimarlıkta -Vasari’nin Gotik yapılarda ne yazık ki göremediği-43 kusursuz oranlar), Skolastik akıl da azami açık-seçikliği aramıştır. Skolastik akıl -tıpkı düşüncenin dil yoluyla açık seçik ifade edilmesini istediği gibi- mimarlıkta işlevin, gerekli olsun ya da olmasın, biçim aracılığıyla açıklanması konusunda ısrarlı davranmıştır.
Sayfa 48
Biz, ne salt işlevselcilik anlamında bir “akılcılık” ile karşı karşıyayız, ne de modern “sanat sanat içindir” (I’art pour I’art) estetiği anlamında bir “gözboyama” ile. Bizim burada karşı karşıya olduğumuz şey, Thomas Aquinas’nm nam et sensus ratio quaedam est (duyum, bilmenin kesin aracıdır) düşüncesinin -deyim yerindeyse- görselleşmesidir. Tamamen Skolastik alışkanlıklarla donatılmış bir insanın bir mimari sunuş tarzına bakışı, tıpkı bir yazınsal sunuş tarzına bakışı gibi, açıklığa kavuşturma (manifestatio) açısından olacaktır. O, bir katedrali oluşturan çeşitli elemanların birincil amacının yapının stabilitesini sağlamak olduğu düşüncesini veri olarak kabul eder; tıpkı bir Summa’yı oluşturan elemanların birincil amacının Summa’nın geçerliliğini sağlamak olduğu düşüncesini veri olarak kabul etmesi gibi.
Sayfa 47
Reklam
Düz yazı ve şiire uygulanan şey, daha az olmayan bir kesinlikte diğer sanatlara da uygulandı. “Duyusal süreçlerin oluşturucu güçleri” üzerinde duran modern Gestaltçı psikoloji, “sentez kapasitesini insan aklının en üst yetilerine bağlamayı reddeder.” On dokuzuncu yüzyıl doktrinine ters düşen bu yaklaşım, on üçüncü yüzyıl doktrini ile uyum içindedir. Şimdi, algılamanın kendisine, “organizmanın, uyarıcıyı kendi örgütlenmesinde özümseme çabası" içinde “algısal materyali basit, Gestaltçı bir kalıp içersinde organize eden” bir tür “zeka” olarak inanılıyor. Bu, Thomas Aquinas’nın düşüncesinin modern bir biçimde ifadesidir. Thomas Aquinas’ya göre “duyular, kendilerine akraba olan ‘şey’lerde bulunan oranlara uygun olan ‘şey'lerden haz duyarlar; çünkü duyu da, bütün öğrenme güçleri (cognitive powers) gibi, bir tür akıldır” (“sensus dectantur in rebus debite proportionatis sicut in sibi similibus; nam et sensus ratio quaedam est, et ommis virios cognoscitiva”).
Sayfa 33
Bu yeni akımların ortak paydası ise, doğal olarak öznelciliktir. Şair ve hümanist için estetik öznelcilik, mistik için dinsel öznelcilik, nominalist için ise bilgibilimsel (epistemolojik) öznelcilik. Aslında bu iki ekstrem, mistisizm ve nominalizm, bir bakıma aynı şeyin zıt görüntülerinden başka bir şey değildir. Her ikisi de akılla inanç arasındaki bağı koparmışlardır. Ama, mistisizm (ki Tauler Suso ve Ruysbroeck’lu John kuşağı ile birlikte, Skolastisizmle olan bağlantılarını Master Eckhart kuşağına kıyasla çok daha radikal bir biçimde kopartmıştı) bunu dinsel duyguların bütünlüğünü korumak için yaptı; oysa nominalizm, akılcı düşünce ve ampirik gözlemin bütünlüğünü korumayı amaçlamıştır (Ockham, “mantık, fizik ve gramer”i teolojinin denetimine tâbi tutmaya yönelik herhangi bir girişimi açıkça "haddini aşar” nitelikte bulur).
Sayfa 16
Böylece, erken Skolastik, Suger’nin St. Denis katedralinde doğan erken Gotik mimarlık ile aynı anda aynı çevrede doğmuş oluyordu. Hem bu yeni düşünce hiçimi, hem de yeni yapım stili (opus Francigenum-Fransız işi) -ki, ' Suger’nin kendi sanatçıları için kullandığı tabirle, “farklı uluslardan birçok usta” tarafından yapılmış olmasına karşın sonradan gerçek bir uluslararası akıma dönüşmüştür- Paris merkez olmak üzere yarıçapı 100 mili aşmayan bir dairenin kapsadığı coğrafi bölgeden çıkarak yayılmış ve yaklaşık 150 yıl boyunca da varlığını esas olarak bu bölgede sürdürmüştür.
Sayfa 11
“Yapının biçimini tasarlayan, ama maddesini bizzat biçimlendirmeyen” kişi olarak mimarın, doğrudan doğruya ve mimar olarak yapabileceği ve uygulayacağı da, daha çok Skolastik’in bu özgün işleyiş biçimidir (modus operandi). Bu yöntem, Skolastik bir düşünceyle karşılaşan sıradan bir insanın kafasında iz bırakan ilk şey olsa gerek.
Sayfa 24
Reklam
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.