"Her insan hayatı hesaba sığmaz anlamlar taşır."
"Ah, bayanlar baylar, insan hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi ciddiye alamayınca yaşamak ne kadar da hüzün verici!"
Milan Kundera'nın 1958-68 arasında yazmış olduğu yedi hikayenin birleşmesiyle oluşturulan kitap, aslında farklı yerlerde geçen bu iki cümleyle de özetlenebilir. Kundera'nın "yazarken en zevk aldığım romanım" dediği kitap bende aynı etkiyi uyandırmadı. Bunun en önemli nedeni kitaptaki karakterlerle ciddi anlamda bağ kuramamam oldu sanırım. Son bölüm olan "Edward ve Tanrı" parçasını çıkarırsak kitapta şaşırtıcı hiçbir şey yok. Kundera'da alıştığımız üzere, kimlik sorunları, cinsellik ve ikili ilişkiler yoğun bir şekilde işleniyor. Her bölümde de hayata dair önemli düşüncelerin yer aldığını söyleyebiliriz. İlk altı bölümde şahsen beni en çok etkileyen "Kolokyum" bölümü oldu. Beş karakterin de iç dünyalarını, olaylar karşısında tepkilerini çok hoş okuyoruz.
Son bölüm ayrı bir şekilde değinilmeyi hak ediyor, ayrıca güzel bir sinema filmine de ilham verebileceğini düşünüyorum... Bir köyde genç bir öğretmen olan Edward, daha sonra sevdiği kız, Tanrı, müdüre, mesleği ve vicdanı arasında kalıyor. Bu kısa öykü "Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği" gibi uzun bir romana da dönüştürülebilirdi, hoş olurdu bence...