Gülüşün ve Unutuşun Kitabı

Milan Kundera

Gülüşün ve Unutuşun Kitabı Gönderileri

Gülüşün ve Unutuşun Kitabı kitaplarını, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı sözleri ve alıntılarını, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı yazarlarını, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir halkı ortadan kaldırmak için, belleğini yok etmekle işe başlanır," diyordu Hübl. Kitaplarını, kültürlerini, tarihlerini yok ederler. Bir başkası onlara başka kitaplar yazar, bir başka kültür verir, bir başka, tarih uydurur. Ve böylece halk, yavaş yavaş ne olduğunu, daha önce ne olmuş olduğunu unutmaya başlar. Çevresindeki dünya da onu daha çabuk unutur." "Ya dil?" "Ne diye unuttursunlar onu? Nasıl olsa, er geç kendiliğinden ölecek bir folklordan başka şey olmayacaktır ki."
Ad, geçmişin bir sürekliliğidir ve geçmişi olmayan insanlar da adsız insanlardır.
Reklam
Kendi kendisinin tutsağı olan kişi, kendi yıkılışıyla öç alır.
Anlamak karşısındakiyle kendisini karıştırmak, onda kendisini bulmaktır. Şiirin sırrı buradadır. Sevdiğimiz kadınla kendimizi tüketiyoruz, inandığımız fikirlerle kendimizi tüketiyoruz, bizi heyecanlandıran bir görünüm karşısında kendimizi tüketiyoruz.
Afişlerdeki ya da moda dergilerindeki kadınlar, ki bugün bütün kadınlar onları taklit etmeye çalışıyorlar, çekicilikten yoksundurlar, çünkü gerçek değildirler, çünkü soyut birtakım önerilerden oluşmuşlardır. Onlar bir güdümbilim makinesinden doğmuşlardır, bir insan bedeninden değil
Kadına tapanlar kadınların karşısında silahsızdırlar, çünkü hiçbir zaman annelerinin gölgesinden kurtulamamışlardır.
Reklam
Dünyanın insanın ölçülerine göre yaratılması gerek, bizim ölçümüze, bedenlerimizin ölçüsüne, senin bedenine göre Tamina, benim bedenime göre, evet, bir gün başka türlü sevişilsin, başka türlü sevilsin diye
Çünkü herkes ilgisiz bir evren içinde görülüp işitilmeden yok olup gideceği düşüncesiyle acı çekmektedir. Bu yüzden, daha vakit varken, kendisini sözcüklerden oluşan bir evrene dönüştürmek ister.
Güzellik uzun süreden beri ortadan kayboldu. Gürültü düzeyinin altında kayboldu -sözcüklerin gürültüsü, otomobillerin gürültüsü, müziğin gürültüsü, simgelerin gürültüsü- ki biz bunların içinde yaşıyoruz sürekli olarak. O tıpkı Atlantis kıtası gibi boğulup gitti. Ondan her yıl daha az anlaşılan bir sözcük kaldı geride.
Çocuklarımız bizimle ilgilenmedikleri için kitap yazıyoruz biz. Karımız, kendisiyle konuştuğumuzda kulaklarını tıkadığı içindir ki, belli kişiliği olmayan bir dünyaya sesleniyoruz.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.