Gün Olur Asra Bedel
Cengiz AytmatovOldest Gün Olur Asra Bedel Reviews
You can find Oldest Gün Olur Asra Bedel quotes, oldest Gün Olur Asra Bedel book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Okurken beni benden alan düşündüren ve bittikten sonra da uzun uzun düşünmemi sağlayan etkileyici bir dille yazılmış bu kitapı tüm okurlara tavsiye ederim.
Cengiz Aytmatov’un Rusya’ya komünizm gelmesi sırasında geleneklerini korumaya çalışan insanların anılarını, kutsal gördüğü değerlerin yok sayılması, mankurtlaşma (kölelere uygulanan işkence) veya geleneklerini koruma arasındaki tercihler arasında kalmalarını yazdığı muhteşem eser.
Kitap; bir tren istasyonunda türlü işler yapmakla görevli Yedigey ve onun ebedi dostu Kazangap’ın hikayesidir. Bozkırın kuraklığında bir köyde yaşamını sürdüren Yedigey, ebedi dostu Kazangap’ın ölümü sonucu, üzerine düşen son vazifesi cenazeyi gömmek için devesinin sırtında yollara düşmesiyle başlıyor hikaye.
Cengiz Aytmatov’un az çok yaşamını bilenler bir gerçekliği tekrar anlamış olacaklardır; birçok yazar gibi Aytmatov da yaşadığı dönemdeki mücadelelerden, zorluklardan, savaş yaşantısından esinlenerek bir yapıt ortaya çıkarmıştır. Aslında kitap sadece bir günde geçen olayları anlatır ama ‘o bir gün asra bedel’.
Kitabı okurken Yedigey’in yol boyunca yaşantısından anıları hatırlamasıyla bizi de o anılara götürdüğü bir yolculuk yaşıyoruz. Kitap geniş içeriğe sahip. Çeşitli efsanelerden tutun da şairlerden, şiirlerden hatta bilimden bile söz etmiş yazarımız. Hemde akıcılığını bozmadan.
**Ek olarak “Cengiz Han’a Küsen Bulut”, bu eserin devamı niteliğinde olup bu kitapta yer verilmeyen bazı yaşam mücadeleleri ve dahasının olduğu bir kitap. O günün şartlarından dolayı Aytmatov hepsini tek halinde yayımlayamamış.
426 syf.
·
Not rated
Acı tatlı derin anıları, insanın en merhametsiz olabilecek halini, bir ananın evladı için ne yapabileceğini ve efsaneleşen sonunu, bir adamın direnişini, sevgisini, yürek patlatan özlemini, adaletsizlik karşısındaki acziyetini, onur savaşını, zapdedilen bir bedenin aşkı için ruhunun yolculuğunu, yağan yağmurun insanı nasıl mutlulukla dans ettireceğini, başka gezegenlerdeki yaşamı ve yıllara meydan okuyan özenilesi şefkat ve dostluk bağını dolu dolu anlatan güzel bir kitap.
𝓖𝓾̈𝓷 𝓞𝓵𝓾𝓻 𝓐𝓼𝓻𝓪 𝓑𝓮𝓭𝓮𝓵~𝓒𝓮𝓷𝓰𝓲𝔃 𝓐𝔂𝓽𝓶𝓪𝓽𝓸𝓿
Okuduğum zaman muhteşem kurgusundan çok etkilendiğim bir kitap yorumuyla geldim. Bozkırda geçen, atların ve develerin kol gezdiği çöllerde yaşayan bir avuç insanın Boranlı tren istasyonunda geçen savaş sırasındaki küçük yaşam öykülerini anlatan bir kitap. Kitabın ismi de çok güzel değil mi? İsmi gibi hikayesi de çok güzeldi. Kırgız yazar Aytmatov’un Türk edebiyatına kazandırdığı mutlaka okunması gereken muhteşem bir eser yani. Bir adamın dostu uğruna kat ettiği yollara ve ahde vefasına şahit olacağız. Ah Yedigey! Umarım herkes onun gibi iyi niyetli olur bu hayatta. Ne kadar güzel bir yolculuktu anlatamam daha dün çıkmış gibi hissediyorum doğrusu bu yolculuk için lütfen geç kalmayın kitapla kalın
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Bu yerlerde demir yolunun her iki yanından ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demir yoluna göre hesaplanırdı..."
Okurken sayfaların arasında kaybolduğum, Yedigey ve Abutalip çocuklarına masal anlatırken veya onlarla oyunlar oynarken yanlarındaymış gibi hissettiğim, Kazangap ile Yedigey'in dostluğuna imrendiğim, Sabitcan'a kızdığım, Nayma Ana efsanesinin anlatıldığı yerlerde üzüldüğüm ve daha birçok duygudan duyguya sürüklendiğim bir kitaptı.
İsmiyle bu kadar bütünleşmiş bir kitap olmasını ayrıca çok sevdim. Aslında gayet sade olan bu hikayenin; yazarın anlatımdaki, betimlemelerdeki gücü, kendisinin yaşadıklarını veya etrafında şahit olduğu yaşantıları çok iyi gözlemleyip aktarabilmesi sayesinde böyle güçlü bir esere dönüştüğünü düşünüyorum.
Sarı Özek'te trenlerin batıdan doğuya, doğudan batıya gidip gelmesi gibi hayatımız da. Biz, hayatımızdaki insanlar, zaman, mekanlar... Gider gelir, gider geliriz... Bazı istasyonlarda daha uzun kalarak, bazı istasyonlarda ise, Boranlı gibi, belki de hiç durmayarak hatta istasyonun varlığını dahi fark etmeden devam ederiz yolculuğumuza. Ancak her istasyonda duralım diyorum ben. İyisiyle kötüsüyle her istasyonda duralım, durup etrafımıza bakalım, düşünelim. Kimi istasyonlar yeşillik kimisi bozkır getirecek bize. Sadece bakmayıp görmeye de çalışan olursak, istasyon bize neyi getirirse getirsin fark etmeyecek. Heybemize katacağımız bir şey mutlaka olacak.
Aytmatov, Kazak bozkırında bir köyden başlayıp kah geçmişe kah geleceğe kah galaksiler arası yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu, ilk üç bölüm su gibi akıyor. Dönemin zorlu çalışmalarını ve geleceğe dair bir takım öngörüleri, zamanın insanlarının yaşam şartlarını ve bazı efsaneleri görüyoruz. Efsaneler de kimi zaman ürpertici kimi zaman hüzünlendirici.
İlk yarısı benim için gayet keyifli bir okumayken ikinci yarısı aynı şekilde değildi. Sonrasında Aytmatov'un kendi babasından izler taşıdığını öğrendiğim Abutalip'in hikayesi öyle bir anda eksik kalıyor ki belki kendi babasıyla olan hikayesi de bir anda eksik kaldığı içindir diye düşünüyorum. Kozmonotlarla ilgili olan bölüm de adeta makasla kesilmiş gibi son sayfalara kadar devamını aratıyor.
Bölümler ilerledikçe günümüz dizilerinin neredeyse kendi kadar olan özetleri gibi önceki bölümlerden uzun uzun hatırlatmalar yapılıyor ve hep aynı satırları okuyormuş hissi uyandırıyor. Aslında gayet akıcı olan metinden çekip çıkarıp yeniden geçmişe bırakıyor gibi fakat başka herhangi bir kitabını okumadığım için bunu hep yapıp yapmadığını bilemiyorum.
Çevirmen notunda kitabın basıldığı dönemde izin verilmediği (ya da belki yazar istemediği) için aslında kitabın en güzel bölümünün bu kitapta değil bir başka kitapta yer aldığını yazmış. Günümüz şartlarında keşke bu iki kitap birleştirilip basılsaydı da bu ansızın yarım kalan bölümler olmasaydı. Cengiz Han'a Küsen Bulut 'u okumadığım için devamını bilmiyorum ama bu kitabın eksik kaldığını düşünüyorum ve devamını merak ediyorum.