Zaman zaman kollarımın yorgunluktan nasıl olup da vücudumdan ayrılmadığını, beynimin neden eriyip yok olmadığını anlamıyorum. Her türlü harici zevkten
arınmış, konforsuz bir hayat sürüyorum ve devam etmemi sağlayan tek şey, bir tür kalıcı coşku hali; bazen bu coşku karşısında gözyaşlarına boğuluyorum, ama o asla hafiflemiyor. İşimi, çileci bir dervişin sırtını kaşındıran keçe kumaşı sevmesi gibi çılgınca ve sapkınca bir aşkla seviyorum.