Günlük Yaşamdan Sanata kitaplarını, Günlük Yaşamdan Sanata sözleri ve alıntılarını, Günlük Yaşamdan Sanata yazarlarını, Günlük Yaşamdan Sanata yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilgilenme kesinlikle ikonik olmalı, yani somut biçimde nesneyi görerek gerçekleşmesi, nesnelerin yeniden üretiminde ise mutlakçı bir tutum izlenmelidir.
Umberto Eco aslında kitabın bana geliş hikayesi; eserden daha önemli olduğu için bir inceleme yazmak istedim. Toplumsal sorumluluk bağlamında katıldığım bir eğitimde kör vatandaşlarımız için (özel eğitim kapsamı bağlamında görme engelli kelimesinin literatür tartışması bulunmaktadır, kör kelimesi tercih edilmektedir) e-kitap düzenlememiz istendi, eğitimi verildi ve hangi kitabı düzenleyeceğimiz bize maille gönderildi. Bana da bu eser düşmüştü gönderilen listede. Eser, Eco'nun çeşitli yazınlarından oluşan estetik bir derleme. Farklı bakış açıları kazanmak için kullanılabilecek, okuması zevkli ve yorucu olmayan bir üslubu var.
Çok iyi biliyoruz ki, bizi beyazlığı ile büyüleyen bir çok heykelin aslı çokrenkliydi ve bugün beyaz olarak görmeye alıştığımız gözbebeği kısmı, özgün heykellerde boyalıydı.
Günlük yaşamdan sanata; deneme türünde olan bir eserdir. Sanattan, felsefeye, klasik düşünceden, o dönemin sosyal eleştirilerine değin birçok konuyu içene almaktadır. Özellikle sanata dair bölümlerde zorladığımı belirtmek isterim. Bahsi geçen müzeleri ve eserleri görmemek anlamayı ve kavramayı oldukça güçleştirdiğini söylemeliyim. Keza bunun yanında kavramsal bir zorlamayla da karşı karşıya kaldım diyebilirim. Ancak sosyal eleştiriye dair olan kısımlarda ise oldukça ince mesajlar bulunuyordu, okuması da oldukça keyifliydi. Ve sonuç; kitabın fikrimce en iyi ve en vurucu kısmı son bölüm olan; Aquıno'lu Thomas' a methiye bölümüydü. Kitabın sırf bu kısım için bile okunabilecegini söylemek isterim.
"Thomas yalnızca, inanç ile aklın uyuşmazlık içinde olmadığını, bu nedenle de sanrılar evreninden çıkarak, insanın kendisini akla dayalı düşünmenin rahatlığına bırakabileceğini belirtmek istemiştir."
"Avrupa kültürü bir bölünmüşlük içindeydi, gökyüzünü anlıyordu insanlar anlamasına da yeryüzünü anlamıyordu. Eğer biri çıkıp da, gökyüzünü bir yana bırakarak yeryüzünü anlamaya çalışırsa çekeceği var demekti."