Vücûdun hakîkati bir küllî nûrânî ma’nâ olduğundan o kadar latîftir ki,
onu akıl, idrak, vehîm, duyular ve kıyâs ile anlamak mümkün değildir. Çünkü
idrâk vâsıtaları olan bu belirli vâsıtalar, o latîfin latîfi karşısında kesîfin
kesîfidir. Kesîf olanın kesâfet mertebesinde kaldıkça kendi aslı olan latîfi idrâk
etmesi mümkün değildir.