Günyüzü
Graham SwiftGünyüzü Reviews
You can find Günyüzü reviews, Günyüzü book reviews, Günyüzü ratings on 1000Kitap.Score
6.5Out of 10
"Sevmek kaybetmeye hazır olmak demek, sahip olmamak, elinde tutmamak demek."
Düşündüm de, bana Graham Swift’in romanı en iyi özetleyen cümlesi bu gibi geldi… Sev, ama kaybetmeye hazır olarak sev; istiyorsan sevmeye devam et, ama vazgeçmeyi de öğren.
Mesleğinden atılmış eski polis, yeni özel dedektif George Webb’in sıradan, başarısız
Günyüzü, adından da anlaşılacağı gibi kitapta yer alan kişilerin ruh hallerini ortaya çıkarıyor.Olayı anlatan George olaydan daha çok kendi ruh halini ifade ediyor.
Konusuna gelince; Sarah ve eşi evlerine sığınmacı bir kız alırlar.Ancak Sarah'ın kocası kıza aşık olur.Kızın misafirliği biter ve geri dönmesi gerekir.Sarah ise kuşkuludur. Bu ilişkinin biteceğine inanmaz.Dedektif George'a müracat eder. Kızı, ülkeden çıkıncaya kadar takip etmesini ister. George takip eder ancak beklenmedik bir durumla karşılaşır.
344 syf.
·
Not rated
Olayın aslını en başından öğrendiğiniz, zamanda ileri geri sıçramalarla ilerleyen bir dedektiflik öyküsü. Bu kadar az okunup, okuyanların da pek beğenmemesine şaşırdığım bir kitap oldu. Bence çok sağlam bir kurgusu vardı.
Başını ve sonunu bildiğiniz bir dedektif romanını merak eder misiniz? Eğer yazar Booker Prize Ödüllü Graham Swift’se edersiniz, etmelisiniz. Bu romanda kurgunun sıradanlığı, yazım tekniğinin başarısı karşısında göz ardı ediliyor. Klasik roman okurlarınının hoşuna gitmeyecek olan her ne varsa bu kitapta onu görmek mümkün. Kurguda bölünmeler, en heyecanlı yerde bölümü kesip yeni bölümde durağan dile geçiş, zihin yoran oyunlar ve kitapla sevgi nefret ilişkisi yaşayan okur.
Sarah, eşinin kendisini evlerinde sığınmacı olarak kalan Kristina ile aldattığını öğrenince
dedektif George Webb’den yardım ister. Eski bir polis memuru olan George için basit bir takip işi gibi görülen meselenin hiç de öyle olmadığı anlaşılacaktır.
Merhaba kitapsever dostlar. Bu kitabı öğle arası yanıma okumak için kitap almayı unutup kitapçı gezerken görmüş ve baskısının olmadığını keşfedince kaçırmayıp almıştım. Peki bu kitabı almakla iyi ettim mi? Yorumumdan sonra cevabı size bırakıyorum ;)
Kitap aslında çok klişe bir konuyu işliyor. Ama işleyiş tarzı nedeniyle kıymet kazanıyor. Bu arada bu tarzı herkes sevmeyebilir. Dikkatinizi verip öyle okumanızı gerektirecek bir yazım stiline sahip. Bu stile fragmentation deniyormuş. Kısaca bahsedecek olursam olayların bir anda bölündüğü başka aklına gelen olaylardan bahsettiği daha sonra o bölünen parçanın başka bir yerde devam edip tamamlandığı bir tarz. İşte bu yüzden dikkat gerektiren, okumasınıda biraz zorlaştıran bir stil. Kitabın bu kadar klişe bir konusu olup böyle bir tarz ile anlatılması bence ayrı bir hava katmış ve kitabı okunur kılmış.
Kitabın konusuna gelelim. Hırvatistan' da olan savaş nedeniyle ailesini kaybetmiş genç bir kız ve bu kızı İngiltere' de evinde misafir etmek isteyen bir aile vardır. Bu kız bu aileye misafir olup onların hayatının mahvolmasına neden olur. Bütün bu olanları ise eski polis memuru şimdi dedektif olan George Webb' den dinleriz. George bize bu olayı anlatırken aynı zamanda kendi hayatında olanlardan da bahseder. Kitabın başlarında aslında büyük olay bellidir. Dedim ya kitabın yazım tarzı okutuyor kitabı.
Benim fena bulmadığım, okurken yer yer zorlandığım bu kitap herkese hitap eden cinsten değil maalesef. Yazılışı ile farklı bir deneyim sunan kitaba meraklılarının bir şans vermesini isterim. Hepinize keyifli okumalar :)