Kelimele, üzerlerinde çiçekler gibi açtıkları toprakları, kokuları ve mensup oldukları akvamın evsaf-ı kâşifesini kendilerinde tevhit etmelidirler.
Benim için şark lisanlarının kelimeleri, eski mezarlardan çıkarılmış gözyaşlarını saklayan küçük billur şişelere müşabih, her zaman nâmalum giryelerin âb-ı sîminiyle doludurlar. O kelimeler, yıldızlar altında yaşayan ve seven akvamın kelimeleri olduklarını bana daima hatırlattılar.