Dilim seni söylesin, kalbim hep seni ansın
Sevginle çarpmayan kalp göğsümde bulunmasın.
Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden
Isyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın...
Birgün Nur yüzlü Efendimizin huzuruna ölen birisinin cesedini getir-
diler. Ona son vazife yapilacakti. Fakat Peygamber Efendimiz yanindaki-lere döndü:
- Arkadasinizin namazim kilin, dedi.
Bunun manas, ben onun cenaze namazini kilmayacagim demekti. Bu söz, yüzlerdeki rengi degistirdi, kalblere üzüntü dolu agirlklar göktü. Göz-
ler hissedilen korkuyla donuklast. Nebiler serverine çevrilen gözlerde:
- Nedir bu adamin kusuru ey Allah'in Peygamberi?... diyen sorular vardi.
- Arkadasinz, Allah yolunda toplanan ganimetten çaldi...
Efendimizin yaptigi bu asiklama zerine onun esyasim arayanlar de-
Bert ki dirhemi bile bulmayan bir boncuk dizisine rastladilar. Henüz gani-met taksimi yapilmis degildi.
Ona verilen bu manevi ceza, boncugun taşıdığı degerden çok yaptıgı
hareketin degersiz olusundaydi.
Guruba Yaklaşırken. Mekkeliler ile Hudeybiye Barışı yapılıyor. Devlet başkanlarına İslâm'a davet mektupları gönderiliyor. En sevdiğim komutan Halid b. Velid sonunda ne zaman müslüman olacak diye beklediğim kişi müslüman oluyor ve Seyfullah( Allah'ın Kılıcı) adını hakediyor. Ve en önemlisi Mekke fethediliyor. Kabe putlardan arınıyor. Ebû Süfyan ve arkadaşları İslam'ı kabul ediyor.
İslamiyet artık çok daha güçlü bir şekilde yayılıyor. Elhamdülillah...
Nebiyy-i Muhterem(s.a.v.)
Efendimiz, sekiz yıl evvel canına kastedilmiş bir insan olarak ayrıldığı Mekke'yi bu defa putlardan temizlemiş olarak ayrılıyordu.