Eleştirmenler tarafından "Amerikan edebiyatının kayıp başyapıtı " olarak nitelendirilen bu kitap; yaşamak ya da insanca ölmek için harekete geçen , bulundukları bölgeden tamamen ayrılmadıktan sonra asla özgürleşemeyeceklerini düşünen zencilerin sessiz isyanını anlatıyor.
Yazar yüzyıllarca sadece ten renklerinden dolayı köle olarak alınıp, satılmış, kölelik kalktıktan bir asır sonra bile hor görülmüş, aşağılanmış , nefret, baskı ve şiddetle sindirilmiş marsıkları (zenci) beyaz adamların dilinden yazmış.
Ataları yıllar önce Willson'lara köle olarak satılmış Tucker Caliban eğitimsiz, sessiz, tepkisiz bir adamdı. Fakat onun yaktığı bir kıvılcım tüm zencilerin özgürlük meşalesini tutuşturdu. Tarlasının her milimini tuzlarken, hayvanlarını öldürürken ve evini yakıp , yanına sadece hamile karısını alıp öylece çekip giderken hiç kimse onun ne yaptığını anlamadı. Ta ki sessiz ve uyumlu bir hareket içinde tüm zenciler orayı terk edene kadar. Kitabı okurken rahatsız olduğum tek nokta yazım yanlışlarının fazlalığıydı. Ama bu kitabın değerini asla düşürmez. Ve yine iyi ki okudum diyorum.