Güz Sonrası

Servet Saygınoğlu

About Güz Sonrası

Güz Sonrası subject, statistics, prices and more here.

About

"Unuttum demeler baştan sonra hikâye... Kim, neyi unutabilmiş ki? O'ndan ayrıldıktan sonra istersen onlarca kişi ile sevgili ol, hatta aradan yıllar geçsin ve evlenip çoluk çocuğa karış... Başkasının elini tuttuğunu gördüğünde, şuranda bir şey düğümlenecek... Söylenen bütün sözler unutulur, bütün mektuplar yakılır; ama hissedilen hiçbir şey unutulmaz. Giden, eli boş gitmez; alır gider... Bir şeyler bırakmaz mı dersin? Bırakır... Hiçbir şey bırakmadı, desen de mutlaka bir şarkı bırakmıştır ve ne yaparsan yap, o şarkıya rastlayacaksın." Servet Saygınoğlu, Güz Sonrası'nda gündelik hayatın,sıradan insan üzerindeki etkilerini anlatıyor. Özgürce ve tutkuyla... Hiçbir şey unutulmuyor. Servet Saygınoğlu da unutulmayan her şeyi kalemiyle ölümsüzleştiriyor. Güz Sonrası, hiç kimsenin iyileri sevmediği ve kalıcı görünmediği bir dünyada, aydınlığa ve daha güzel günlere dair bir ses... (Tanıtım Bülteninden)
Estimated Reading Time: 8 hrs. 10 min.Page Number: 288Publication Date: October 2014Publisher: Müptela Yayınları
ISBN: 9786059021074Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 75.4
Erkek% 24.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Servet Saygınoğlu
Servet SaygınoğluYazar · 7 books
Ayı günü önemli değil ama yine de söyleyeyim. 01.09.1987 yılında dünyaya gelmişim. Tabii gerçek tarih 27.06 dır, annem söyledi. Dünyaya geldiğimi görmedim, bu yüzden –mişli geçmiş zaman olarak anlatıyorum. Gelmişim gelmesine de “gelmez olaydım” dediğim uzun yıllar oldu ve son birkaç yıldır “iyi ki gelmişim, iyi ki varım” deyip basıyorum kendimi bağrıma… Şu ana kadar ki yaşamıma “güzel bir yaşamdı” diyorum, sen de kendi yaşamın adına benim yaşadıklarımdan ders çıkar. Ağrı’da, Sıtkıye Mahallesinin çıkmaz sokaklarının birinde dünyaya gelmişim. Güzel bir yaşamdı benimkisi. Daha üç yaşımdayken babam camilere cumalara götürürmüş beni. Ki çoğu insandan farklı bir özelliğim varmış. Henüz 6 aylıkken konuşmaya başlamışım. Vay be, ben neymişim böyle. Okula başlayana kadarki hayatımı pek hatırlamıyorum gibi. Hatırladığım bir şey var; babamın bozuk para dolu ceketi ile eğilip cebindeki (eski para ile) 50 lira 100 liraları almama izin vermesi ve kirli çoraplarla eve gelmemden dolayı ablalarımın süpürge ve terliklerle beni kovalaması. Ortaokul son sınıfta sanayi hayatım başladı. O zaman bir demir doğrama yapan bir işte çıraklık yapmaya başladım. İki tane ustam vardı, etim de kemiğimde onların olacak şekilde emanet edilmiştim onlara. Üç öğün dayak yerdim. Anahtarların içinde kalan yağları yüzüme sürürlerdi. Sonrasında meslek lisesinde metal işleri bölümüne kayıt yaptırdım. Üniversite sınavında iki kez şansımı denedim, yaver gitmedi. İlk sınav okul bittiğinde katıldığım sınavdı ve çalışmamıştım, ikinci sınava ise biraz fazla hazırlandığımdan dolayı sınav heyecanı sayesinde bildiğim ne varsa unutmuştum. O günden sonra İstanbul yolculuğu göründü ve yıllardır İstanbul’da çalışıyorum. İlk geldiğim zamanlar ağabeylerimden biri ve kuzenimle beraber kaldım. Sonrasında ikisi de geri dönünce yalnız kalmaya karar verdim. Arkadaşlar edinmiştim ve beraber yaşıyorduk. Lise bittikten sonra daha çok kitapları sevmeye başladım. “Günbatımı Sokağı” adlı deneme’mde bu durumlarıma ayrıntılı olarak yer verdim. Birçok iş denedim, oto yıkama, tezgâhtarlık, pazarlama, seyyar satıcılık gibi birçok iş deneme sonrasında kürkçü dükkânı olan kaynakçılık mesleğimde kendimi geliştirmeye devam ettim. Okulu bitirdiğimde üç çeşit kaynak öğrenmiş bir şekilde çıktım. Şimdi ise yedi ayrı kaynak alanında ustalığım olmuş oldu.