Kitaptaki 12 hikaye birbirinden bağımsız öykülermiş izlenimi veriyor ama derinlerde bir bağlantı olduğunu çok geçmeden seziyorsunuz. Sanki 1983-89 yılları arasında, Türkiye'nin herhangi bir şehrinin herhangi bir mahallesinde, birbirinden en fazla 500 metre uzaklıkta olan hanelerin ve dükkanların birinden çıkıp diğerine giriyorsunuz. Yazar, daha ilk hikayeden sizi o dünyaya bağlıyor ve onun izin verdiği mesafede, o meçhul mahallenin dar sokaklarında, kahvehanelerinde, berber salonlarında ama illa ki darbe sonrası 80'li yılları hatırlatan bir sonbahar gününde dolaşıyorsunuz.