Tarih uşülcüsü Zâkir Kâdiri Ugan:
"Rivayet ilmi, hiçbir dinde İslâmiyetteki şekliyle ilmi usullere göre işlenmemiş ve tekâmül etmemiştir. Müslümanlar iki-üç asır zarfında rivayeti bir ilim halinde tedvin etmişler ve bu babta mükemmel bir edebiyat vücuda getirmişlerdir. Müslümanların bu konudaki gayretleri ve çalışmaları, bu ilimle iştigal eden şark ve garb ulemasını hayretlere garketmektedir. Yalnız bu konuda tedvin edilmiş eserler yüzlerce cilde ulaşmaktadır."
Kelâm âlimlerinin de ifade ettiği üzere aydınlık bulunmadığı zaman gözlerin görmediği gibi peygamberin bulunmaması durumunda da aklî bilgiler insanları yüce amaçlara ulaştıramaz.
Hadis ilimleri anlamına gelen "ulûmu'l-hadis" ise ilk dönemlerden itibaren "hadisle ilgili bilinmesi gereken bilgiler", başka bir ifadeyle hadis usulü anlamında kullanılmıştır.