Çünkü uyku bir türlü gelip onu kanatlarının altına almıyor. Çünkü kafasının içinde kendine yer açmak için itişip kakışan bir sürü, çok fazla düşünce var. Çünkü zihninde bir yere oturtması gereken, o gün yaşanmış olan çok fazla şey var.!
Uyku bir türlü gelip onu kanatlarının altına almıyor. Çünkü kafasının içinde kendine yer açmak için itişip kakışan bir sürü, çok fazla düşünce var. Çünkü zihninde bir yere oturtması gereken, o gün yaşanmış olan çok fazla şey var.
İçinde bulunduğu gerçek; somut dünyanın sınırlarından süzülüp başka bir yere girmeye her an hazır. Bedeni bir odada oturuyor olsa da, o yalnızca kendisinin bildiği, bambaşka bir yerde, başka biri.
"Ayni zamanda insan, olmak zorunda oldugu kisi olabildiği için degil, olduğu gibi koşulsuz şartsız sevilmesinin nasil bir sey oldugunu hatirlayarak büyüyor."
Agnes büyürken ona dokunan olmuyor.
Hep bunun yokluğunu hissederek büyüyor : elinin üstünde,saçlarinda,omzunda bir el,koluna degen parmaklar...
İyiligin ,duygudaşlığın insanca ifadeedilisi...
Üvey annesi yanina bile yaklaşmıyor.
Onsuz nasıl yaşar ki? Yaşayamaz. Kalbe ciğerler olmadan yaşamasını, ayı gökyüzünden koparıp alarak yıldızlara onun yerini almalarını söylemek, arpanın yağmursuz büyümesini beklemek gibi bir şey olur bu.