Hangi fil dişi kulesine çekilmiş lider halkla dertleşir?
Hangi şeyh muridlerini arkadaş olarak görür?
Hangi yıldız hayranlarının arasına karışır?
Hangi din adamı kendini "avamla" aynı kefeye koyar? Hangi efendi meclislerdekilere su dağıtır?
Bunları ancak etrafındakilere "arkadaş" gözüyle bakan yapabilir.
Onun öğrencileri, tebası, muridleri, hayranları, fan kulubü vs. değil, sahabeleri yani arkadaşları vardı. Veda hutbesinde de onlara böyle hitabetti: Ashabım! (Arkadaşlarım!) diyerek...
Ne asil bir hitap!
"...Şu halde olay Allah'ın ayeti( mucizesi ) Musa'nın asası ile denizi yarıp karşıya geçmesi değil; med- cezir olayı ile yarılip açılmış olan deniz ve ortasında görünen toprak yoldan Musa'nın asası ile orayı isaret ederek karşıya gecilmesidir. Yani Musa ve taraftarlari zaman zaman meydana gelen ve bilinen bir tabiat olayından (med-cezir) yararlanmıştır."
Kimseyi önünde eğdirmedi. Kimseye elini öptürmedi. Kendisi içeri girince kimseyi ayağa kaldırmadı. Sürekli "Ben de sizin gibi bir insanım" derdi. Peşinden gelenleri değil, yanında olanları hep "arkadaşları" olarak gördü. Nitekim Kur'an da öyle demiyor mu: "Muhammed ve onunla beraber olanlar (meahu)"