Onun öğrencileri, tebası, muridleri, hayranları, fan kulubü vs. değil, sahabeleri yani arkadaşları vardı. Veda hutbesinde de onlara böyle hitabetti: Ashabım! (Arkadaşlarım!) diyerek...
Ne asil bir hitap!
Hangi fil dişi kulesine çekilmiş lider halkla dertleşir?
Hangi şeyh muridlerini arkadaş olarak görür?
Hangi yıldız hayranlarının arasına karışır?
Hangi din adamı kendini "avamla" aynı kefeye koyar? Hangi efendi meclislerdekilere su dağıtır?
Bunları ancak etrafındakilere "arkadaş" gözüyle bakan yapabilir.