Daha ilk yazındayım ömrün
Görmek istiyorum hasadı
Güneş gibi, mevsimler devirerek
Tamamlamak istiyorum yılımı.
Sapımın üstünde, ışıl ışıl, ben
Ben, bahçelerin onuru
Sabahın kıvılcımlarını gördüm yalnızca
Yalnız bir yerde usul ve gürültüsüz
Diz çöküp dua ederken
Girecek mi adım dualarına ?
Buz tutmuş yüreğimin dalgalandığı
Gökyüzüne gözlerini kaldırıp
Ciddi, dalgın, geçmişi anımsayarak
Unutacak mısın kendini kadınım?
Güneşin battığı saatte gel
Duyunca mırıldandığını
Ürperecek yine eskisi gibi yüreğim
Ve kıvançlı yazla birlikte bir sabah
Issız tümseğin üstünde
Pembe goncalar açarsa
Onları dudağıına götür- sevgiili
Çünkü mezar ötesinden bile
Öpücük alışverişi yapılabiliir...
Sayfa 166 - Neuengamme Toplanma Kampı, 6 Aralık 1944
Son bir güneş ışını, son meltem yeli
Güzel bir günün sonuna canlılık verirse nasıl,
Ben de öyle, darağacının dibinde
Çalıyorum lirimi
Sıra bana geldi belki de
Kim bilir!
Belki beyaz kadranda akıp, yelkovan
Tamamlamadan turunu
Mezarın ağır uykusu
Çökecek gözlerime!
Dudağımda mızrak gibi bilediğim dizeler
- Ey her şeyin özünü yansıtan ayna -
Bu sayfanın dışında
Bir başka ben'in doğması gerek
Unutulmuş bir düş gibi
Belleğin derinliklerinde yitik
Çevresi belirsiz bir imge şeklinde.
Bir başka ben'in doğması gerek
Gelecek kuşaklar için.
Gözlerin beni yaşattığı
Bilinmeyen bir varlığa taşıdığı
Şu andan itibaren varım
Gözle görülen
Yalnızlıkları şenlendiren bir boşluğum
Geleceğin yüzlerce bakışının
Benden geçeceğini
Şimdiden duyumsuyorum
sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni