Mutlu olmanın tek şartı vardır; Allah'a inanmak ve onun emirlerine uymak, insan ancak o zaman, şehvetinin,nefsinin ve şeytanın esiri olmaktan kurtulabilir. Midesine sahip olduğu için kazanır, şehvetine esir olmadığı için düzenli bir aile hayatına kavuşur, paraya yapmadığı için şeref ve onuru artar.
"...Mesela protonu gördüğünü veya elektrona dokunduğunu iddia edebilecek hiç kimse bulunmaz. Fakat herkes protonun veya elektronun neticelerini görür...Şu halde insan hayatı boyunca muhtaç olduğu bilgilerin pek çoğunu görmeden kabul etmektedir...İşte Allah'ın varlığı fikri ile ilgili iman konusunu da bu şekilde idrak edebilir insan."
... Bilirsiniz, insanlar arasındaki en büyük fitne, bilhassa zamanımız da şehvet yüzünden çıkmaktadır. Yanlış ahlâk telakkileri içinde yetiştirilen nice gençlerimiz bir bataklığın içinde heba olup gitmektedirler. İslam'ın dört kadınla evlenme serbestliğini dillerine dolayan nice insanlar vardır ki, böyle helal olan bir evlenme şekliyle utanmadan alay ederlerken, kendileri belki de karılarını ondört metresle aldatmaktadırlar...Halbuki dinimiz kadınlarımız için tesettür, yani örtünme gibi bir emri ortaya koyarak kadının erkeğin nefsine tesir etmesini kökünden önlemiştir...
Servet değil,gönül kazanmaya bak . Bil ki ,sefil ve müflis demek,parasız insan demek değildir. Asıl müflisler onlardır ki ,nice dünya malları vardır ama kalplerinde bir dirhem Allah sevgisi yoktur...
Haram lokma öyle bir tuzaktır ki, bir insanın saadetini bir anda mahveder. İnsanı dünyaya meylettirir ve bu dünyada mesut eder ama, gerçek hayattaki bütün saadetini elinden alır.
Biz Allah’a inanan insanlarız. Paraya, pula, üç günlük dünyanın geçici mallarına değil, ancak ve ancak bizi yoktan var eden Allah'a kul ve köle olabiliriz.
Hangi insan ki azıtmış, nefsinin şeytanın esiri olmasına göz yummuş, ahireti unutup dünyaya meyletmişdir, muhakkak o insanın içinde bulunduğu bataklığa bir haram lokma itmiştir.