Hasan Ali ile Hesaplaşma

Nejdet Sançar

Hasan Ali ile Hesaplaşma Quotes

You can find Hasan Ali ile Hesaplaşma quotes, Hasan Ali ile Hesaplaşma book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Fişlenen öğrenciler: Bekir Berk , Nâzım Yazıcı, Ali Vecihi Birler
1944 te, Türkçülük aleyhindeki hareket sırasında, Ba­lıkesir Lisesinin son sınıfında bulunan altı öğrenci hakkın­da, bunların « edebiyat öğretmeni Nejdet Sançar’ın ırkçı­lık ve turancılık telkinleri altında kaldıkları» nı tesbit (!) eden bir takım fişler doldurulmuştu. Bu fişler nihayet Sıkı Yönetim Mahkemesine kadar geldiler ve beni mahkûmi­yete götüren delillerden biri olarak mahkeme kararında yer aldılar.
Hasan Âli’nin bana yamamak istediği Balıkesir'deki hâdiseler gibi Sivas hâdisesi (!) de böyle iğrenç bir yalandır. Evet hepsi yalandırlar. Bunu yukarıdaki satırlar­la ispat ettikten sonra yeminle de teyit ederim. Evet, bir Türk olarak millî mukaddesatım, bir Müslüman olarak Kur’anı Kerim ve nihayet bir insan olarak tek evlâdımın başı üzerine yemin ederim ki hepsi yalandırlar!
Reklam
Reşide Hanım İlber Ortaylı'nın da hocasıydı.
Reşide Sançar’ın bakanlık emrine alınması 1944 hazi­ranının yirminci günüdür. Acaba bunun için ne sebep var­dı? Diyelim ki polis tahkikatı sırasında Hasan Âli (bu işe karşı duyduğu hususî ilgiden dolayı!) Bedriye Atsızın. Atsız’ın ve benim tevkif edileceklerimizi öğrenmiş veya sezmiş, onun için tez davranmış, bizleri daha önce okullar­dan ayırmıştı! Ya Reşide Sançar?!!
Müşfik(!) Hasan Âli, Saraçoğlu Şükrü’ye yazılan ikinci açık mektupla bakan­lık iskemlesinin, altından kaymakta olduğunu görünce, 1944 nisanının ilk günlerinde Atsız’ın Boğaziçi Lisesinde­ki vazifesine son verdirdi. Kitabında sözde tarafsızlığı ve adilliğini göstermek için «ancak 3 mayıs 1944 günü Ankara'da yapılan nümayiş neticesinde vaki takibattan sonra ödevine bakanlıkça nihayet verilmiştir» denmesi uydur­madır. Atsız, o zaman gazetelerin de yazdığı şekilde Bo­ğaziçi Lisesinden kendisine yapılan tebligat üzerine nisa­nın yedinci günü ayrılmıştır. Bu da gösteriyor ki Hasan Âli ortada bir sebep yokken ve daha doğrusu sadece ken­di sandalyasma ait bir sebep varken, bakanlık selâhiyetini keyfî şekilde kullanarak bir öğretmeni «yaşama medarı» ndan mahrum edecek bir karar vermekten çekinmemiştir. Bu, orta oyununda şefkat rolüne çıkan Hasan Ali’nin bu cephesine ait birinci gerçektir...
Hasan Ali'nin, Hitler’in «Kavgam» kitabını hatırlatan «Davam» adlı ve iddianame kılıklı müdafaanamesini oku­yanlar, eğer o satırları sadece okumuş ve üzerinde biraz durmak ve düşünmek lüzumunu duymamışlarsa, bu eski bakana belki de haksızlığa uğramış bir adam diye acımışlardır. Fakat satırlar arasında dolaşırken biraz düşünmek lüzumunu duyanların, o yüksek edalı ifadelerin altında nasıl bir ruh gizli bulunduğunu farketmemiş ol­maları imkânsızdır. Çünkü bir kalem nekadar hünerli, nc derece usta olursa olsun, gizlemek islediği gerçeklerin hepsini birden gözlerin önünden kaldırıp yok edemez.
Hasan Âli’nin bütün kızgınlığı tanıklık ifadelerimizin aleyhine oluşu.. Peki, ne yapmalı idik? Sıfır Hazretleri memnun olsunlar diye adalet karşısında yalan mı söyle­meli idik? Biz, bu davada tanıklık etmeyi kendimiz iste­medik. Bu davayı çıkaran da biz değiliz. Davacı kendisi­dir. Biz de sanık mevkiine düşürdüğü bir zatın, kanunun kendisine verdiği haklardan birisini kullanarak mahke­meye gösterdiği savunma tanıklarıyız. Söylediklerimiz ise sorulan suallere verdiğimiz cevaplardan ibarettir...
Reklam
20 öğeden 21 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.