Bir birey etiketine göre yaşamak zorunda olduğu zaman, kendini engellemeye de başlar. Kendinizi gelişme potansiyeliniz yerine etiketlerinizle tanımlarsanız, benliğinizi reddedebilirsiniz.
Alkolün tanımlanamayacak kadar kötü bir şey olduğunu kanıtlamak isteyen bir hatip, bir grup alkoliğe konferans veriyormuş. Önündeki kürsüde, saydam sıvılarla dolu iki bardak varmış. Hatip bardaklardan birinde saf su, diğeinde ise saf alkol olduğunu açıkladıktan sonra, su dolu bardağın içine bir kurt atmış. Kurt suda biraz yüzdükten sonra, su dolu bardağın kenarına yapışmış ve suyun içinden kolayca çıkmış. Hatip daha sonra aynı kurdu alkol dolu bardağın içine atmış ve herkesin gözü önünde kurt parçalınıvermiş. 'Gördünüz' demiş hatip, ' Ne anladınız?'. Odanın arkasından tok bir ses duyulmuş: 'İçki içersek asla kurtlanmayız.'
Ummak ve dilemek bir zaman kaybı, periler ülkesinde yaşayanların kullandığı saçmalıklardır. İstediğiniz kadar umun ve bekleyin, hiçbir işiniz hallolmaz. Bu sözcükler yalnızca kolları sıvayıp aktiviteler listenizin önemli parçalarını gerçekleştirmeye başlamaktan kaçınmak için uygun kaçış sözleridir.
Öfke, sizin sandığınız gibi "insana özgü" değildir. Onu taşımak zorunda değilsiniz; mutlu ve doyumlu olmanıza zerre kadar katkısı olmaz. Öfke, tıpkı fiziksel bir hastalık gibi sizi engelleyen psikolojik bir rahatsızlık, bir hatalı alandır.
Dünya, her şeyin adil olduğu mükemmel bir düzene sahip olsaydı, hiç bir canlı bir gün bile yaşayamazdı. Kuşların solucan yemesi yasak olurdu ve herkesin kişisel isteklerinin karşılanması gerekirdi.
Belki de şaşıracaksınız, ama başarısızlık diye bir şey yoktur.Başarısızlık, yalnızca belirli bir görevin nasıl tamamlanması gerektiğine dair başkasına ait düşüncedir.Bir eylemin başkası tarafından yönlendirilmeden yapılması gerektiğine inanırsanız, başarısızlık imkansız olur.