Mülkü elinde tutan Rabbimiz bina ettiği gibi yıkmaya da kâdirdir; verdiği gibi verdiğini alma kudretine de sahiptir.
Nefsin Rabbine karşı hoşnut ve razı oluşu işte böylesi durumlarda ortaya çıkacaktır. Sürekli olarak nimet içinde bulunan kişi, nimetlerin sürekliliğinden dolayı hoşnutluk içindedir.Şayet bu kişiye bir miktar bela dokunmuş olsa bu hâlinin devam etmesi mümkün değildir. Hasanü’l-Basrî şöyle diyor: “Nimetler kendilerine gelirken aralarında farklılık yoktu. Ne zaman ki bela geldi, aralarında fark ortaya çıktı.”
Allah’ın kullarına mühlet tanıması sadece sabredenin sabrını sınamak ve bu mühlet vermede zalime süre tanımaktır ki sabreden sabrında sebat etsin, zulmeden çirkin fiilinin cezasını tam olarak alsın.
bir kriterimiz var, o da şeriattır. Şeriatta ise ruhsat da var azimet de.O hâlde kendini bu kriterle sınırlayan kimse kınanamaz. Nice ruhsat vardır ki faydası etkili olduğu için azimetlerden daha üstündür.