Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Havva'nın Yedi Kızı

Bryan Sykes

Havva'nın Yedi Kızı Gönderileri

Havva'nın Yedi Kızı kitaplarını, Havva'nın Yedi Kızı sözleri ve alıntılarını, Havva'nın Yedi Kızı yazarlarını, Havva'nın Yedi Kızı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
323 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Son donemde okudugum, bilim temelli okudukca ufuklar actiran en begendigim kitaplardan biri oldu. Anlatimindaki akıcılık, cevirinin sahaneligi gercekten harika. En sonda 7 kadinin da hikayeleatirilmesi muhtesem bir bitis saglamis. Kadinin ozellikle mitokondiriya gen agaci ile aslinda ata annelerimizin izlerini nasil tasidigimiz, nasil buyuleyici yolculuklarla bugunlere geldigimiz dusunulunce kisacik dunya tarihinde insaoglu olarak varligimiz düşünüldüğünde, etrafimizda gordugumuz her insanin bambaska tarihsel gecmisleri oldugunu farkli miraslara sahip oldugumuzu anliyorsunuz. Bilim tabanli kitap okumayi sevenlere tavsiye ederim mutlaka okuyun.
Havva'nın Yedi Kızı
Havva'nın Yedi KızıBryan Sykes · Çitlembik Yayınları · 200784 okunma
Mitokondriya gen ağacı, bu denkleme ilk kez zaman boyutu getirmiştir. Ağaç, tüm çağdaş insanların aynı mitokondriyaya sahip olan atasının yaklaşık 150 bin yıl önce yaşadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu tespit "Afrika çıkışlı" teze gayet iyi uyar ve bu ekolün savunucuları tarafından coşkuyla karşılanmıştır. Diğer taraftan, "çok-bölgeci" ekolü savunanlar arasında büyük bir şok yaratmıştır. Çağdaş insanların tamamının ortak atası 150 bin yıl gibi yakın bir zamanda yaşamışsa, bunlar dünyanın değişik bölgelerinde bir milyon yıldan daha uzun bir süre önce yaşamış olan yerel Homo erectus'tan türemiş olamazlar. Kendileri her anlamda çağdaş insanlar olan "çok-bölgeci" tezin savunucularının mağlubiyeti kabul etmemiş olmasına rağmen, mitokondriya gen ağacı bunların tezine, halen etkisinden kurtulamadıkları yaralayıcı bir darbe indirmiştir.
Reklam
Ne garipti ki, DNA aynı zamanda, bizi uzun geçmişimizin gizemlerine götüren ve kişilik duygularımızı yücelten bir araçtı. Yalnızca "kimyasal bir madde" değil, armağanların en değerlisiydi.
Bu hikâyeler ve daha birçokları, biyolojik temele dayanan ırk sınıflandırılmalarının ne kadar saçma olduğunu gösterir. Benim burada anlatmak istediğim şeyler, bir buzdağının tepesini oluşturan ve genin gayet net olarak gönderdiği ve okuması çok kolay olan mesajlardan ibarettir. Hücre çekirdeğindeki diğer on binlerce gen de aynı mesajı yankılayacaktır. Hepimiz tamamen birbirine karışmış insanlarız; ancak, aynı zamanda hepimizin arasında bir ilişki de var. Her bir gen, soyunu farklı bir ortak ataya bağlayabilir. Bizden önce yaşamış insanlar hepimize çok olağanüstü bir miras bırakmış. Genlerimiz, doğduğumuz zaman ortaya çıkmış değil. Onlar binlerce nesil boyunca milyonlarca insan tarafından bizlere taşınmış.
Çocuğun cinsiyetinin tayininde kadının hiçbir rolü yoktur. Kimbilir geçmişte kaç kadın bu basit gerçeği bilmek isterdi? Erkek çocuk doğurmayınca, bilerek veya bilmeyerek, ne kadar çok kadın "suçlanmıştır" kimbilir?
Çağımızdaki yerli Amerika halkının genetiği incelendiğinde, bunların Asya ile Amerika arasında oluşan ikinci köp­rüden buralara geldiği anlaşılmaktadır.
Reklam
12 bin yıl önce­sinden itibaren insanların Amerika kıtasında devamlı olarak yerleştiğine dair birçok bulgu bulunmaktadır. Hem Kuzey, hem de Güney Amerika'da dağınık olarak yüzlerce arkeolojik alan bulunmuştur.
Amerika yerlilerinin genetiğine dört mitokondriyal klan hakimdir. Bunların, bugün Sibirya veya Kuzey ve Orta Asya'da yaşayan insanlarla genetik bağları bulunduğu açıktır. Şayet Amerika'ya gidiş karayoluyla olmuşsa, bu ancak Alaska üzerinden olabilir. Geçmiş 100 bin yıllık süreç içinde deniz seviyesinde ne gibi değişimler olduğuna dair yeterli bilgiye sahibiz. Sibirya ile Alaska arasında devamlı bir kara köprüsü tarihte iki devirde vardı. İlki 50 bin yıl önceydi ve yaklaşık 12 bin yıl boyunca kaldı. İkincisi ise 25 bin ila 13 bin yıl önce, karanın deniz seviyesinden yüksekte olduğu büyük buzul devrindeydi.
Moğolistan'daki 35 bin yıl öncesine uzanan arkeolajik kalıntı­larda , yaklaşık olarak çağdaş insanların Batı Avrupa toprak­larını istila etmeye başladığı tarihlerde bu kasvetli topraklara gelen avcı insanlara ait ileri teknoloji gösteren ve çakmakta­şından yapılmış sivri ok uçları bulunmuştur. Büyük bir olası­lıkla bu insanların yaşamları da Avrupa'ya ilk gelen insanlar gibi tundra hayvanlarının mevsimsel göçlerini takip ederek ve acımasız kış aylarıyla mücadele ederek geçmiştir. Kapsam­lı bir şekilde incelenmediği için bu geniş alanın mitokondri­yal genetiği hakkında çok az şey biliyoruz. Fakat yine de in­sanların Amerika kıtasına kesinlikle buralardan gittiklerini kanıtlayan yeterli bilgiye sahibiz.
İnanılmaz görünmekle beraber, genetik yapılanma, Afrika'daki 13 klandan yalnızca birinin kıtadan ayrıldığını ortaya koymaktadır. Bu tespit, insanların kitlesel olarak göçüne işaret etmez. Şayet yüzlerce veya binlerce in­ san göç etmiş olsaydı, dünyanın diğer bölgelerinin gen ha­vuzunda da Afrika'daki klanlardan birkaçı olurdu. Ancak hal böyle değil.
181 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.