Destur ile anlatmalı edeple girmeli bu kapıdan;
"Ayrılık, dünya ile nefis bağlarını koparırdı. Onun için ayrılık nefisten tutar. Vuslat kalbi kucaklardı. Dünyadan veda etmeyenler dünyayı feda edemezlerdi."
"Akıl, fikir dalgıcı. Kalp sahiline çıkartmak için denize marifet incileri için dalar. Lisan tercümanının simsarı da o incilere seslenir. Böylece iman nefesleri ve hüsn ü taat ile Allah'ın isminin yüceltilmesine izin verdiği evlerde akar."
Kendinden aldığım dersle devam edeyim düşüncelerimi dile getirmeye.
Gavs-ı Azam olmasının gölgesinde ismi. Mertebelerini çıkarken ait olmadığım dünyanın nedametini ömrümün gafletini hüznümle suladı. Çiçekler açtırır mı çatırdayan nefsimden bilmiyorum ama nefesim bağırdı çok ağır diye bunu net hissettirdi Hay Sultan.
Anlaşılır dilinde, cümlelerin nezaketinde hayatı anlatılan Abdulkadir Geylani hazretlerinin dizinin dibinde duygu geçişleriyle bir manevi hava yolculuğuna başlıyorsunuz. Engebelerini ruhunuzda hissedeceksiniz. Bazen bu kadarı da olmaz kurgu sandığınız noktalarda sana ait olmayanların farkına varacaksın.
Sorgulayanların, merak edip cevap arayanların, herşeyi somut görmek isteyenlerin bakamadığı yerden baktırıyor. Bu asrın mutsuzluklarının , doyumsuzluklarının hırslılığının, öfkeliliğinin nerden geldiğine dair içe döndüren yönüyle manevi terapi yapıyor. Başka sorular soranların cevabını bulduğu, bir çiçek bahçesinden renk renk kokularla doyurulan bu yolculukta bedenin içinde arı olacaksınız.
Ve en nihayetinde nasibiniz kadarını alacaksınız. Canların hazirun olanlarına gelsin.
Hay SultanNuriye Çeleğen · Nesil Yayınları · 2013886 okunma
"Takvaya ve itaate sarıl! Allah'tan başka hiç kimseden korkma! Ondan başka hiç kimseden isteme! İhtiyacını Allah'tan iste!Ondan başka kimseye bağlanma! Sadece O'na güven!"
Dervişti bunlar. Derviş, kapı eşiği demekti. Kapının eşiği herkesin basıp geçtiğiydi. Derviş de kapı eşiğinde ve en büyük kapının eşiğinde bekleyendi. Kapı eşiğine gelinmeden içeri girilmezdi, ilk oraya adım atılırdı. Derviş de ilk adımda olandı.