Hayal Kırıklığı

Ian Craib

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Aslında insanı en çok üzen şey ; Hayal kırıklığı değil , yaşanması mümkünken yaşanmayan mutluluklardır...
İddia ettiğim şey, giderek daha çok insanın kendini yaşantılarla "dolup taşan" hayatlar içinde buluyor olduğu ve yaşantıların da son derece çeşitli olduğudur; bunlarla başa çıkmak, bunları örgütlemek ve içeride tutmak zordur. Hep bir "dağılma" ihtimali vardır; tıpkı aşırı yemeyi hazımsızlığın takip etmesi ihtimali gibi. Bu yaşantı seli aynı zamanda çekicidir de. Eğer yaşantıları azaltmaya çalışırsak dünyadan elimizi eteğimizi çekmek zorunda kalacağımızı, belki de hiçbir iz bırakmadan kaybolacağımızı hissedebiliriz. Bu olumsuz anlamda bir çekiciliktir. Bu tarz bir yaşam bize iki seçenek verir gibidir; yaşamın ya içindesindir ya da dışında; ikisinin arası yoktur. Bir de olumlu anlamda çekicidir, çünkü muazzam çeşitlilikte olanak ve hazlar sunar. Eğer bundan azami ölçüde yararlandığımızı, payımıza düşeni, istediğimizi alıyor olduğumuzu hissetmiyorsak, o zaman ya kendimizde ya da dünyada yolunda olmayan bir şeyler vardır. Bu tarz bir yaşam ve getirdiği olanaklar olmadan yaşayamazmışız gibi görünmeye başlar, ama bunlarla da yaşayamaz hale geliriz.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Benim gençliğimde genellikle yüzyıllardan bahsedilirdi. Bir yüzyıl, içinde önemli ortak özellikler saptayabildiğimiz bir dönemdi. En kısa dönem ise, çarpıcı hadiselerin damgasını vurduğu birkaç on yıldan oluşurdu: I. ve II. Dünya Savaşı, yani 1918-1939 yılları arasında kalan dönem gibi. Ancak son zamanlarda birbirinden farklı ve anlamlı dönemler olarak on yıllardan bahsetmek yaygın hale geldi. 1960'lar, 1970'ler, 1980'ler, 1990'lar, her biri, kendine ait bir kültürle, egemen temalarla ve davranış biçimleriyle damgalanmış, birbirinden çok farklı on yıllık dönemler. Bu dönemler arasındaki sınırı belirleyen hiçbir çarpıcı ya da anlamlı olay bulunmamakta; bu da gelse gelse, yeni olan hiçbir şeyin belki de on yıldan fazla dayanamadığı anlamına gelir. Bu dönemler boyunca insanın kendi benliğinin devamlılılığı duygusunu korumasının bedeli ise belirgin şekilde modası geçmiş hissetmektir. Geçmişten öyle bir kopartılır, geleceğe öyle bir sürükleniriz ki yanımıza bir şeyler -içsel şeyler, deneyimlerimizle ilgili bir farkındalık ve bir anlayış- almamız çok zorlaşır: Bunlar genellikle içimizde karmakarışık yatıyormuş gibi görünürler ve içsel dünyamız çöp kutusuna döner.
Sayfa 138Kitabı okudu
Başarısız olan tanrıların çoğu iblise dönüşür.
Sayfa 132
"İdeallerle -dünyanın nasıl bir yer olmasını ve nasıl bir insan ol mayı istediğimizle- umut arasında bir bağlantı vardır. İdealler olmazsa hiçbir şey zahmete değmezmiş gibi görünebilir; ideallere tutunmaya ihtiyacımız vardır, fakat aynı zamanda, ideallerimizin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini kabul etmemiz de gerekir. Eğer ideallerimize ulaşacağımıza inanırsak, bu yoldan kör bir arzuyla geri döneriz; kör, ama çok rahatsız edici bir arzuyla. Eğer dünya ideallerimize uymuyorsa onu zorlamamız gerekir; eğer kendimiz ideallerimize uymuyorsak, kendimizi cezalandırır, zorlamaya çalışırız... Başarısızlık ve suçluluk duygusuyla hem kendi kendimize dayatmıştık hem de toplum tarafından bize dayatılmıştı. Ancak şimdi ahlakı, kendini ifadeyle, ihtiyaçlarımızın ve isteklerimizin karşılanmasıyla eşit sayma yönünde bir eğilim var; çoğu kez bunların "hakkımız" olduğunu düşünüyoruz; bizim ideallerimiz oluyorlar. Ve böyle bir yaşam sürdürmeyi başaramadığımızda ise cezalandırdığımız kendimiz değil, toplum ve diğer insanlar oluyor. -Ian Craib, Hayal Kırıklığı, ayrıntı yayınları, syf: 17
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.