"...yüzleşmek istemediğim bir başka gerçeği önüme sermişti.
Tanrı'yla yüzleşmek zorunluluğu
Zaman zaman O'nunla yakınlaşmak için gayret ettiğimi söyleyebilirim. Kapısından kovulmadığımı da.
Ama nedense hayatın karmaşasının Tanrı'nın elini gizlediğini fark ettim epeyce bir zaman geçince. Anladım ki hayatımda olup biten iyilikleri O'nun elini fark etmeden gereksiz tiplere mal etmişim.
Şehrin kalabalığı, küstahlığı, şımarıklığı Tanrı'nın elini gözlerimizde uzaklaştırıyor evet. Tutkular, ihtiraslar üst üste gelince insanların kıyasıya savaştığı bir rekabet alanına dönüyor dünya. İyiliklerin tümü bizim elimizden çıkarken, kötülükler etrafımızda dizili şeytanların kötü sürprizleri oluyor.
Böyle olmak istemedim.
Hayatın gerçekliklerine karşı bu kadar kör olmak utandırıyor beni.
Allah'ın karşısına çıkmaya utanıyorum. "
Bazen öyle sanıyor ki insan, eskisi gibi olabilir her şey...
Olmaz halbuki.
Olmaz.
Tüketip de geçtiğimiz onca şey eskisi gibi olmaz. Ben sadece denemek istedim.
Farkındayım olmayacağının.
Ben hâlâ gözlerini bıraktığım yerde arıyorum.
~
❝
Dışarıda yorgun bir sonbahar havası var. Ağaç dipleri yaprak mezarlığına dönüyor.
Üşüyen sevgili için kaşkolunu çıkarıp, onun zarif boynuna sarma zamanı.
Bir sahil kenarı çaycısına sığınma vakti. Bulutlar bir şeyler anlatmaya çalışır böyle zamanlarda.
Ben bulutların dilinden anlamam.
Bir sahil kenarı çaycısına sığınma vakti. O yüzden sık sık yağmur yağar ben dışarı çıkınca.
Şimdi bütün bunların önemi yok.
Önemi yok şimdi bütün bunların.
Ben umut arıyorum.
Ben umut arıyorum.
Ben umut arıyorum.
Ben seni arıyorum.
❞
~