Hayat Olduğu Gibi

Krikor Zohrab

About Hayat Olduğu Gibi

Hayat Olduğu Gibi subject, statistics, prices and more here.

About

Döneminin önde gelen edebiyatçılarından, hukukçularından ve siyasetçilerinden biri olan Krikor Zohrab, on bir öyküden oluşan bu kitabında Osmanlı toplumunu farklı veçhelerden ele alıyor. “Hayatı olduğu gibi” vermekte ustalaşan yazar, kadın-erkek ilişkilerini, kent ve taşra hayatı arasındaki uzlaşmazlığı, yeni bir süreçten geçen Osmanlı Ermeni toplum yaşantısını keskin bir analize tabi tutuyor. Zohrab, cemaat sınırlarını aşıp tüm insanlığa ait sorunlara da ışık tutarken, bir avukat, mebus ve öykücü olarak çok katmanlı deneyimleriyle edebiyatını zenginleştirerek, edebiyat anlayışını, realizmini, yüksek algı ve muhakeme gücünü gözler önüne seriyor. Zohrab’ın Gyankı inçbes vor e (1911) başlıklı öykü kitabının Ermenice aslından yapılan bu çeviri günümüz Türkçesiyle ilk kez yayımlanıyor. Eserin Osmanlıca çevirisi, Kudret Emiroğlu’nun çeviriyazısıyla, 2000 yılında Ayraç Yayınları tarafından yayımlanmıştı. (Tanıtım Bülteninden)
Translator:
Hermon Araks
Hermon Araks
Translator:
Tomas Terziyan
Tomas Terziyan
Estimated Reading Time: 4 hrs. 32 min.Page Number: 160Publication Date: October 2017First Publication Date: 2000Publisher: Aras Yayıncılık
ISBN: 9786052100011Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 45.5
Erkek% 54.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Krikor Zohrab
Krikor ZohrabYazar · 4 books
Krikor Zohrab, 26 Haziran 1861'de Beşiktaş'ta doğdu. İlkokula, 1867'de semtin Makruhyan Ermeni Okulu'nda başladı. 1870 yılında babasının ölümü ve annesinin tekrar evlenmesiyle taşındıkları Ortaköy'de, Tarkmançats Ermeni Okulu'na devam etti. Edebiyat öğretmeni şair-yazar Tovmas Terziyan'ı örnek alarak, şiirler ve kompozisyonlar yazmaya başladı. 1873 yılında, mütevelli Mıgırdiç Simonoviç'in mali durumuyla birlikte Tarkmançats Okulu da sarsılıp kapanınca, müdürlüğünü yazar Dr. Hovsep Şişmanyan'ın (Dzerents) yaptığı Katolik Lusavoriçyan Okulu'na geçti. 1876 yılında Galatasaray Mekteb-i Sultani'sinin Mühendislik enstitüsüne girdi. İlk yazıları Lrakir'de [Gazete] 1878'de yayınlandı. 1879 yılında Ingenieur des Ponts et Chaussées [yol ve köprü mühendisi] diploması alarak mezun oldu. 1880'de üvey babası avukat Avedis Yordamyan'ın bürosunda ona yardım etmeye başladı ve Galatasaray Sultanisi Hukuk Bölümü'ne kaydoldu. 1881'de ise Darülfunun'un yeni açılan Mekteb-i Hukuk'una geçerek üç yıllık eğitimini 1883'de tamamladı. Ünlü mizah yazarı Hagop Baronyan'ın başyazarlığında, Yergrakunt [Yerküre] edebiyat dergisini çıkardı. Dergi, daha sonra yazar Yeğya Demircibaşyan'ın yönetiminde 1889 yılına kadar yayınlandı. Sırpuhi Düsap'ın kadın eşitliğini ve özgürlüğünü savunan romanı Mayda'nın yayınlanması üzerine, Zohrab, Yergrakunt'ta bu eseri ve yazarını ağır bir şekilde eleştirdi. Devrin saygın öğretmenlerinden Reteos Berberyan'ın aynı dergide Düsap'ı savunan yazısına da, sert bir karşılık vermekten çekinmedi. "Hukuk-u Ceza Müruru Kanunu" konulu ilk mesleki çalışması yayınlandı. 1884 yılında Edirne'ye gidip vilayet nezdindeki özel kurul önünde verdiği sınavla "birinci sınıf avukat" diplomasını aldı. Arpiar Arpiaryan'dan ve realizm akımından etkilendi; eğitici, halkı bilinçlendirici yazılar yazmaya yöneldi. Yergrakunt'ta Anhedatsadz Serunt Mı [Yok Olan Kuşak] adlı romanı tefrika edildi. 1885 yılında Klara Yazıcıyan'la evlendi. Ayrı bir ev kurarak Kandilli'ye yerleştiler, dört çocukları oldu. En son Ayazpaşa'da oturdular. Gülizar adlı Ermeni kızını kaçıran, köyleri talan eden Musa bey aleyhinde, İstanbul'a gelerek dava açan Gülizar ve 50 Muşlu Ermeni'nin davasına Vıramşabuh Manuşyan ve Simon Tıngıryan'la birlikte 1889 yılında avukat tayin edildi. A. Arpiaryan'ın kurduğu Hayrenik [Vatan] gazetesinde yazmaya başladı. 1892'de ise Hırant Asadur ve Dikran Gamsaragan'la birlikte Masis haftalık dergisini çıkardı; ertesi yıl dergi kapanınca uzun süre yayın dünyasından uzak kaldı. Zareh Yusufyan'ın 1898'de tekrar yayına soktuğu Masis'in yayın kurulunda Sibil ve H. Asadur ile birlikte yer alarak, ilerici, aydınlatıcı, dürüst, halktan yana bir yayın politikası izledi. Birçok öykü kaleme aldı. Tarihi Dreyfus davası için Fransızca bir savunma hazırlayıp, 1899'a Dreyfus'u savunan Yahudi Komitesi'ne gönderdi. Komiteden bir teşekkür mektubu ve Dreyfus portreli altın bir madalya aldı. Avukatlığı engellendiği, istibdat rejimiyle de barışık olmadığı için 1908'de Fransa'ya gitti. Ardından, Meşrutiyetin ilanıyla birlikte İstanbul'a döndü. Avukatlığın yanı sıra Darülfunun'da Ceza Hukuku müderrisliği yaptı, Ceza Kanunu'nda değişiklik yapacak komitede yer aldı. 1909 yılında Azadamard'da [Özgürlük Mücadelesi] yazmaya başladı. Eçer Uğevori mı Orakren [Bir Yolcunun Güncesinden Sayfalar] başlığı altında Avrupa gezi notlarını tefrika etti. Osmanlı Hürriyet ve Teavün-ü Milli Cemiyeti'ne üye oldu. Ahrar partisi paralelinde, liberal fikirleri ve etnik gruplar arasında eşitliği savundu. Önce Ermeni cemaat meclisine üye seçildi, sonra üç kez seçim kazanarak yedi yıl üyeliğini sürdürdüğü Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda İstanbul mebusluğu yaptı. Milletler arasında dost ve kardeşçe ilişkilerin ve toplumsal eşitliğin kökleşmesi anlayışına bağlılığıyla, bu yönde düzenlemeler yapılmasına çalıştı; doğu vilayetlerinde can ve mal güvenliğini sağlayacak reformların önemini savundu; güçlü bir donanma kurulması, gayrimüslimlerin de askere alınması, "gayrimeşru çocuk" kavramının terk edilmesi, kadınlar lehine yasal değişiklikler yapılması yönünde ve daha birçok konuda etkili Meclis konuşmalarıyla tanındı. Genellikle İttihat ve Terakki ile aynı paralelde oy kullandı. İttihat ve Terakki hükümetinin "Ermeni tehciri" politikası çerçevesinde, 1915 yılında Erzurum mebusu Vartkes Seregülyan'la birlikte tutuklanıp Konya'ya, ardından Adana ve Halep'e gönderildi. Zohrap'dan alınan en son haber, karısına 15 Temmuz 1915 tarihli mektuptur. Halep'ten Diyarbakır Harp Divanı'na sevk edilirken yolda çete başı Çerkez Ahmet ve Nazım tarafından öldürülmüştür.