Hazar Yahudi Tarihi

Douglas Morton Dunlop

Hazar Yahudi Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Hazar Yahudi Tarihi sözleri ve alıntılarını, Hazar Yahudi Tarihi kitap alıntılarını, Hazar Yahudi Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Khazaria
Hazar isminin İbranice’de “o/u” sesli harfleriyle yazılmakta ve “kuzari” olarak telafuz edilmekte (çoğulu Kuzarim) olduğunu belirtmek gerekir. Diğer yandan Arapçada Khazar, Yunanca’da Khazaroi (Khazareis) bazen Khotzer (Khotzir), Latince Chazari ve Gazari ve yine Hazar Yazışmaları olarak bilinen İbranice bel gelerde Kaz
Ayrıca Artamonov, Poliak ve Zajaczkowski’nin Hazarların tari hiyle ilgili problemlere farklı bakış açılarından yaklaştıkları kapsamlı çalışmalarından söz etmem gerekir. Artamonov’a ait Ocherki drevneishei istorii Khazar isimli eser 1937 yılında çıkmıştır. Bu kitap, Hazarların ilk dönemlerini kapsamaktadır ve verilen son tarih M.S. 738’dir. Yazar, önsözünde şark dillerini bilmediğinden bahsedip bir arkeolog gibi yazmakta olduğunu söylemektedir. Artamonov, özellikle kendi ülkesinin tarihiyle ilintili olduğu için Hazarlarla ilgilenmektedir. Sınırlamalara rağmen onun çalışması oldukça objektif bir yaklaşım sergilemektedir.
Reklam
Peki neden Guzlar Hazarlara saldırdılar veya en azından Rusların yanında yer aldılar? Bunun sebebini yalnızca Guzların bir dönem Hazar İmparatorluğu’na vergi vermek zorunda kalmasında aramak çok yanlıştır. Çünkü özellikle devlet dininin Musevilik olarak ilanından ve ikili krallığın kurulmasından sonra, hem yerli halka ve reayaya yapılan zulüm artmış, hem de Yahudi meliklerin kurnazca politikaları sonucunda Peçenekler Guzlara, Guzlar Peçeneklere, Bulgarlar Guzlara.. elhasıl o bölgede yaşayan Türk halkları birbirlerine saldırmak zorunda bırakılmışlar, bir birlerini itmişler, kırmışlar, ama sonuçta hep kârlı çıkan Hazarya’daki Yahudi yönetim olmuştur. Fakat Rus tarihçisi Gumilev’in kaydettiği gibi, Yahudi yönetim tarafından ezilen Hazarlar, Rus-Guz ortak saldırısı sırasında kıllarını kıpırdatmamışlardır. Nitekim Arap kaynaklarında da saldırı sırasında Hazarların kağanlarının yanında şöyle bir görünüp, kısa bir çatışmadan sonra dağıldıkları belirtilmektedir.
Theophanes’in aktardığı bilgilere göre Bulgarlar (Onogundur-lar), liderleri Kubrat önderliğinde Kuban bölgesinde güçlü bir biçimde organize olmuşlardır. Kubrat, 650 dolaylarında öldüğünde geride kalan beş oğluna birlik içinde olmalarını ve bağımsız bir hükümdarlık kurmamalarını emrederek sahip olduğu toprakları bıraktı, ama oğulları bu tavsiyeye uymadılar ve büyük kardeş bay baba mirasını devralırken, diğer kardeşler ayrılıp gittiler. İkinci kardeş Kotragus Don nehrini geçip Batbay’ın bölgesinin karşısına yerleşirken, üçüncü kardeş Asparuh, Dinyester’in batısındaki bölgeleri işgal etti. Dördüncü ve beşinci kardeşler ise Tuna’yı geçerek uzaklara gittiler. Bundan dolayı Theophanes tarafından “Sabık Sarmatya’daki Berzilya’dan çıkan büyük bir ulus” olarak tanımlanan Hazarlar, Karadeniz bölgesine yayılarak hâkimiyet kurmuş ve bölge halkını vergiye tabi kılmışlardır.176 Bu büyük değişim, Asparuh’un Tuna’yı geçip şimdiki Bulgaristan topraklarını fethetmesiyle 679 yılında gerçekleşmiştir.
Öncelikle Hazarların nispeten oldukça sınırlı ölçüde göçebe bir hayat sürdüklerini belirtelim. Zaten daha önce onlarla Kafkas bölgesinde karşılaşmıştık. Armenian Geography’de geçen bir pasajda Hazarların belirlenemeyen bir tarihte İdil nehri boyundaki kışlaklarından bahsedilmekte ve nehir ortasında bir adada yaşayan Barsillerin bu tehdit karşısında yerleşim birimlerini tahkim ettikleri anlatılmaktadır.Hazarlar bir ara Bulgarlarla sıkı müttefik idiler. Bulgarlar daha uzaklarda batı istikametinde yerleşirken, Hazarlar Kuban nehri vadisi merkez olmak üzere İdil ve Kafkaslar arasındaki kıyı şeridini de içine alan bölgeye yerleştiler. Ancak iki gurup arasındaki ilişkiler her zaman aynı seviyede kalmadı. Zamanla Hazar sınırları Bulgarlar istikametinde ciddi anlamda genişlemeye başladı ve VII. Yüzyılda ortaya çıkan bu gelişmeler Hazarlara batıda Don ve Kuban nehirlerine kadar geniş bir bölgede hâkimiyet sağlama imkanı verdi.
Hazar Kağanları Fağfurlar ve Şâhenşâhlarla denkti.
Dolayısıyla burada bizi ilgilendiren konu Semerkandî’nin Hazarları ne şekilde sunduğudur. Arap ve Fars kaynaklarının yanı sıra diğer eserlerde görüldüğü üzere, Hazar kağanı İslam öncesi dönemin büyük hükümdarı olarak geçer ve Çin ve Sâsânî hükümdarlarıyla aynı düzeydedir. Bu şekilde gerçekliği tam olarak ispat edilmeyen yazılarda gördüğümüz kadarıyla, eski Hazar kağanının büyüklüğü konusu genel olarak sabittir. O, burada kendisini müziğe ve şaraba vermiş bir dinsiz veya gayr-ı müslim şeklinde resmedilir. Sonraki dönem Hazar kağanlarında görülmeyen biçimde etrafı cariyelerle çevrelenmiş ve toplumdan tecrit edilmiş bir yaşam sürmüştür. Ayrıca Arap prensi ona oldukça hürmetkâr bir biçimde davranmaktadır. Dahası o, bilgili ve içtendir ve basit bir mantık çerçevesinde insan ilişkilerini sürdürmektedir. Ancak bütün bunların, tarihî gerçeklikle hangi boyutlarda örtüştüğünü söylememiz mümkün değildir.
Reklam
212 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.