Ne üzücü ki sevmekten korkan, kendini birine tümüyle vermekten korkan bir genç kuşak yetiştiriyoruz. Korkuyorlar çünkü sevmeyi göze alıp hüsran yaşadıklarında canlarının nasıl da yandığını göreceklerini düşünüyorlar. Korkarım bu gençler risk almadan ilişki kurmanın, ciddi bir duygusal yatırımda bulunmadan hazza ulaşmanın yollarını arayarak büyüyecekler. Hayal kırıklığının getireceği acıdan ölesiye korkacaklar ki aşk ve sevinç ihtimallerinden feragat edecekler.
Sayfa 14 - NotaBene Yayınları 1. Baskı 2022-İstanbul/ Çeviren: Umur İdaKitabı okudu
Hepimiz yara alırız. Büyük çoğunluğumuz sevgiyi tattığımız yerden yaralıyızdır. Bu yarayı çocukluğumuzdan yetişkinliğimize, hatta yaşlılığımıza kadar taşırız."
Erich Fromm'u yankılayarak sevgiyi "kişinin kendinin veya bir başkasının tinsel gelişimini beslemek amacıyla benliğini genişletme iradesi" olarak tanımlar ve açıklayarak devam eder: Sevgi, sevgi ne yaparsa odur.
Sayfa 28 - NotaBene Yayınları 1. Baskı 2022-İstanbul/ Çeviren: Umur İdaKitabı okudu
Pek çok insan yalan söylemeyi çocuklukta öğrenir. Genellikle cezalandırmadan kurtulmak veya bir yetişkini hayal kırıklığına uğratmamak, üzmemek için yalan söyler. Ebeveynlerimizin bizi erdemli bir davranış olduğunu öğrettikleri dürüstlüğe teşvik ederken, günün sonunda kast ettiklerinin her koşulda daima doğruyu söylemek olmadığını fark ettiğimiz pek çok çocukluk anımızı çoğumuz dün gibi hatırlarız. Yetişkin bir otorite figürü tarafından kendilerine yöneltilen soruya dürüstlükle yanıt veren bir çocuğun cezalandırıldığı sayısız durtım söz konusudur. Hal böyle olunca, doğruyu söylemenin zarar görmelerine yol açabildiği bilinci, erken yaşlarda çocukların aklında yer eder. Dolayısıyla yalan söylemeyi incinmekten ve başkalarını incitmekten kurtulmanın bir yolu olarak öğrenirler.
Sevgi, sevgi ne yaparsa odur ve çocuklara sevgi göstermekle sorumluyuz. Çocukları severken, onların birer eşya olmadıklarını, haklarının olduğunu ve bu hakları tanımak ve saygıyla kabul etmek gerektiğini bütün eylemlerimizle teyit etmeliyiz.