Görüldü ki hiç de öyle uzun bir zaman dilimi gerekmiyordu. Bir köşe, bir ev, tanıdık bir manzara, şehrin herhangi bir parçası göz açıp kapayıncaya kadar yok olabiliyordu.
Okurken keyif aldığım, çoğu yerde durup düşündüğüm hoş öykülerdi. İnsan bazen oluyor durmak istiyor, sürekli akıp giden hayata bir mola vermek istiyor. Bazen uzaklara gitmek istiyor, evinden kaçmak istiyor. Peki nedir ev? Ev somut bir kavram olmaktan çok, içimizde taşıdığımız bir kavram mıdır? Nereye gidersek gidelim, ne kadar kaçarsak kaçalım hep en sonunda aynı yerde mi buluruz kendimizi? Aslında kaçmak istemiş miydik diye düşünür müyüz sonra da? Öyleymiş galiba. Öyle düşündürüyor kitap.
Hep EveHenrietta Rose İnnes · Yüz Yayınları · 201680 okunma
Karıncaların, kuşların ve doğanın bütün ilk sahiplerinin bu duvarı adım adım yıkıp yerle bir etmesi, insanın tıkadığı yolu yeniden açması ne kadar zaman alırdı?