Her Güne 1 Ayet 1 Hadis 1 Hikaye

N. Hilal Kızılkaya

Her Güne 1 Ayet 1 Hadis 1 Hikaye Sözleri ve Alıntıları

Her Güne 1 Ayet 1 Hadis 1 Hikaye sözleri ve alıntılarını, Her Güne 1 Ayet 1 Hadis 1 Hikaye kitap alıntılarını, Her Güne 1 Ayet 1 Hadis 1 Hikaye en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hikâye: Allah Sevgisi
Allah sevgisi her şeyin başı ve bütün sevgilerin de en saf, en duru kaynağıdır. Hep O'ndan akar gelir, akıp gelecekse sinelerimize şefkat ve muhabbet. O'nunla olan alâkamız sayesinde güçlenip pekişecektir her türlü insanî münasebet. Allah sevgisi bizim dinimiz-imanımız, odur cesetlerde canımız. Varlığın özü, esası O'nun sevgisidir; neticesi de Cennet şeklinde o ilâhî muhabbetin bir açılımı. O sevgiye bağlı yaratmıştır yarattığı her şeyi. Muhabbetin tecelli alanı ruhtur. Her şeye karşı duyduğumuz ve duyacağımız sevgi ve alâkayı tamamen O'na bağlayıp aşk u muhabbeti gerçek değerine ulaştırabildiğimiz takdirde, hem değişik dağınıklıklara düşmekten kurtulacak hem de dış yüzleri itibarıyla sevilip alâka duyulan şeylerden ötürü şirke düşmemiş olacağız. Bütün varlığa karşı muhabbet ve münasebetlerimizde doğru yolda yürüyenler gibi kalacağız. O'nu sevdiğimizi dillendirmeli; mazhariyetlerimizin şükrünü eda etmeliyiz ve her hâlimizle O'na karşı alâka, irtibat ve münasebetlerimizi seslendirmeliyiz.
Hikâye: İsm-i Azam
"Allah" kelimesi bir özel addır ve yalnızca kâinatın yaratıcısı, bütün her şeyin mutlak sahibi, mutlak güç ve irade sahibi, eşi ve benzeri olmayan yüce Rabbimize mahsustur. Tüm isim ve sıfatları kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir. Bazen "Allah" adının karşılığı olarak Tanrı kelimesi kullanılmaktadır. Oysa "Tanrı" kelimesi "ilah" kelimesinin karşılığıdır. İlah ise kendisine tapılan, kendisi için ibadet edilen, kulluk edilen varlık anlamındadır. Evet Yüce Allah, aynı zamanda tüm yarattıklarının ilahıdır. Ama Tanrı kelimesi Allah kelimesinin ifade ettiği anlamı tümüyle karşılamaz. Bu kelime sadece onun ilahlık özelliğini ifade eder. "La ilahe illa'llah: Allah'tan başka ilah (tanrı) yoktur" derken de Yüce Allah'ın tek ilah olduğunu vurguluyoruz. Ama dikkat edilirse burada "Allah'tan başka ilah yoktur" derken hem "Allah" adını hem de "ilah" adını kullanıyor, Allah'ın eşsiz bir ilah olduğunu vurguluyoruz. Çünkü Allah belli sıfatlara sahip mutlak ve tek yaratıcının özel adıdır. İşte bu özel adla kastettiğimiz yüce Rabbimiz bizim tek ilahımızdır ve O'ndan başka da ilah yoktur.
Reklam
Hikâye: Çobanın Tesbihi...
Çobanın biri kendi kendine, Rabbine hamd ü senalar etmektedir: "Ey Rabbim," der, "Nerdeysen bir iste, sana koyunlarımın en güzel sütlerinden vereyim, yastığımı sana vereyim de yatasın... vs. vs." Böyle sözler sarf ederken, Hz. Musa onu duyar, kızar: "Bu yaptığın ne kadar yanlış!" der. "Hiç Allah böyle senin söylediğin gibi, bir insan gibi olur mu? Allah hepsinden uzaktır. Sakın böyle şeyler söyleme, sus!" diye çobanı azarlar. Çoban birden alt-üst olur, çok pişman olur. Allah'ı anmayı bırakır ve hızla oradan kaçar. Ama Allahu Teâlâ hemen Hz. Musa'yı uyarır: "Sen ne yaptın!" der, "Kulumun kalbi benim sevgimle dolu idi, kendi elinden geldiğince beni anmakta idi. Sen onu neden azarladın! Belki diliyle âdâba en uygun şekilde beni anmasını bilmiyordu, ama hâliyle beni tesbih ediyor, bana şükrediyordu." Hz. Musa bu ikazın ardından yaptığına pişman olur, çobanın peşinden koşar, "Sen istediğin gibi Allah'ı anmaya devam et" der. Ama çoban da zaten artık eski hâlinden tevbe etmiştir. (Mesnevi'den)
"Hû!"
Sırrı Sakatî Hazretleri evliyaullahtan birinin ziyaretine gitmişti. Tanıyanlar dağda olduğunu söylediler. O da tarif edilen yere gitti. Orada kendi halinde, zikirle meşgul olan bir zat görüp selam verdi. O zat selamı aldıktan sonra Sırrı Sakatî Hazretleri: "Kimsin?" diye sordu. O: "Hû!" diye cevap verdi. "Ne iş yaparsın?" dedi. O yine: "Hû!" dedi. "Ne yersin?" "Hû!"; "Ne içersin?" "Hû!" Sırrı Sakatî Hazretleri'nin "Böyle gece-gündüz Allah'ı mı zikredersin" diye sordu. O zat "Allah!" İsmini duyar duymaz bir nara atıp ruhunu teslim etti.
Senden Korktuğum İçin Peygamberimizin anlattığı bir Hikâye!
"Hayatında hiçbir iyilik yapma mış bir adam ailesine dedi ki: 'Ölürsem beni yakın, sonra yanık bedenimi öğütün, külümü rüzgâra saçın!' Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirdiler. Bunun üzerine Allah, yere: 'Haydi onun parçalarını bir araya getir!' emrini verdi. Yer de bu emri yerine getirmiş ve adam hemen dirilmiş. Allah buyurmuş: 'Niçin böyle yaptın?' 'Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım' deyince, Allah'ın bağışladığı kullarından olmuş." (Ebû Hureyre)
Hadis:
"Allahü Teala buyuruyor ki; 'Kim benim velilerimden birisine düşmanlık yaparsa, ben ona karşı harp açarım/ondan dostumun intikamını alırım. Bir kulum farz kıldığım amelleri yaparak bana yaklaştığı gibi, hiçbir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetleri ile de devamlı bana yaklaşır. Nihayet onu severim. Ben bir kulumu sevdiğim zaman, (kendisine vereceğim özel nurum ile) onun işiten kulağı, konuşan dili, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, anlayan kalbi olurum. O artık benimle işitir, benimle konuşur, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür, benimle anlar. Benden bir şey isterse, istediğini veririm; bana sığınırsa kendisini korurum."
Reklam
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.