Sözler ve Alıntılar
İkimiz de atla yolculuk ettiğimiz için altı, yedi saat sonra Koçhisar'a gelmiştik. Koçhisar'da bir tanıdık vardı. Önce onların evine gittim. Annemi ziyaret edeceğimi ve ona tezek getirdiğimi söyledim, muhafaza etmek için bana bir yer göstermesini söyledim. Onlar da ahıra bırakabileceğimi söylediler. Üstünü tezekle kapattığım altın dolu heybeyi ahıra bırakıp annemi ziyarete gittim. Annem altınları getirmemi söyleyince, ahırdan heybeyi alıp anneme verdim. Hapishanede, Gardiyan Tevfik vardı. Kendisi bizim bir tanıdıktı. O yıllarda hapishanede bir iki kişi dışında çok kimse yoktu. Belki de o yüzden hapishaneye getirdiğim eşyalar denetlenmediği gibi, giriş çıkışlar da rahattı. Annem bana, "Şimdi git, on kilo siyah Nevşehir üzümü al." dedi. Hemen gidip Nevşehir üzümü alıp anneme verdim. Annemin, hapishanede eşyalarını koyduğu kilitli bir sandığı vardı. Onun altına sarı liraları, üstüne de Nevşehir üzümlerini koyup kilitlemişti. Yağmurdan kaçan doluya tutulurmuş. Annem bilmiyordu ki kendisi gibi hapse düşen kızı Emine ile aynı koğuşta olmaları, dünyanın en büyük şanssızlığıydı.
Sayfa 47 - karina yayıneviKitabı okudu
