Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kibele, Anadolu'nun her yerinde
Adada ilk karşılaştıkları Humuza Taşı’ydı. Günümüzde Giresunluların Hamza Taşı dediği bu taş, aslında doğurganlığın simgesiydi. Humuza “doğum” anlamına geliyordu. Bu taş, eski Anadolu’nun doğum ve kadınlık tanrıçası Kibele inancı için yapılmış bir anıtın parçasıydı. Arganoutlar bu taşa gereken saygıyı gösterdiler.
Bir gün kendi kendine düşünürken yanına uzun boylu iki kadın geldi. Kadınlar kendilerini tanıtmadan ya da başkaca hiçbir şey söylemeden Herkül’e şöyle dediler: “İkimizden birini seç!” Bu iki kadın Herkül’in kim olduğunu, aldığı eğitimleri biliyorlardı. Kadınlardan birisi ona rahat ve bol kazançlı, tembel yaşanan bir hayat vaat ediyordu. Diğeri ise bol çalışmayı,erdemi, başarıyı ve sürekli çaba gerektiren ama tehlikeli bir hayatı vaat ediyordu. Herkül, uzunca bir süre düşündü, ama hemen bir karar veremedi. Bunun üzerine kadınlaryanından ayrıldılar. Herkül, kadınlar gittikten sonra da düşünmeye devam etti. Canının çok sıkıldığını ve sıkıntıdan kurtulmak için artık kendisine uğraşacak bir iş bulması gerektiğini anladı. Böylece ikinci kadının vaat ettiklerini seçmiş oldu.
Reklam
Theseus, teknesiyle Atina’ya yaklaştığında bu kez de beyaz yelkeni çekmeyi unuttu. Merakla onları bekleyen Kral Egeus, koyu renk bir yelkenin geldiğini görünce oğlunun öldüğünü düşündü. O acıyla denize atlayıp intihar etti. Ege Denizi’nin adını bu olaydan aldığı söylenir
Banu Alkan yüzünden Afrodit denilince aklıma çirkin bir kadın geliyor :/
Güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit, denizdeki dalgaların bembeyaz köpüğünden Kıbrıs’ta doğmuştu. İnsanların birbirlerine sevgi ile yaklaşması için üzerlerine aşk iksirini o damlatıyordu. Çiçekleri ve ağaçları baharda rengarenk donatarak doğayı canlandıran dayine oydu. Ağaçlardan mersin, çiçeklerden gül, hayvanlardan kumru ve serçenin koruyucusuydu. Afrodit çok güzeldi. Hemen hemen bütün Olimpos tanrıları ve ölümlüler kendisine âşıktı. Pek çok sevgilisi olmuştu. Hephaistos ile evlenmişti ancak ona sadık kalmıyordu. Gece gündüz demir atölyesinde çalışan kocasının yanında çok sıkılıyordu. Afrodit’e âşık olanlardan birisi de acımasız savaş tanrısı Ares’ti. Ares yakıp yıkan, saldırgan bir tanrı olmasına karşın çok yakışıklıydı. Türlü hediyeler, vaatler ve övgülerle güzel Afrodit’in kalbini çalmıştı. Hephaistos gece volkanların içindeki demir atölyesinde çalışırken Ares de güzel Afrodit’in yanına gelmeye başlamıştı.
Bilge Theseus, ne yaptığını bilmeden katil olan insanın suçlu sayılamayacağını, algısını yitirmiş bu kişilere şefkat göstermek ve yardım elini uzatmak gerektiğine yurttaşlarını ikna eder. Ancak bu düşünceleri tek kabul etmeyen Herkül’ün kendisidir. Artık kişiliğine cani olma lekesi sürülmüştür ve çevresindekilere de bu kirliliği bulaştıracaktır.
Bir gün Zeus’un canı sıkkındır. Sıkıntısının bir nedeni de başları beladan belaya giren insanların durumuna üzülmesidir. Bu yüzden onlara yardım etmek için güçlü birisini yaratmaya karar verir. Baştanrı Zeus’un bu iyi niyetinin ürünü olarak ileride Herkül doğacaktır. Herkül, bir tanrı olmamasına karşın tanrılara kafa tutan bir kahramandır. Herkül’ün yaradılışındaki amaç, baştanrının insanlara yardım etme arzusuydu. Bu nedenle Herkül insanca özellikler ve erdemlerle donanmış, tam insanlara özgü bir kahraman olmuştur. İnsanlara yakın, onlarla dolaysız ilişkiler kurabilen, dürüst ve yardımseverdir
Reklam
Anlamlı
Herkül: “Bizi fark ederlerse saldırırlar. Erkeklerden, hele de kadınlara kötü davranan Yunanlı erkeklerden pek hoşlanmazlar.” Theseus: “Biz kadınlara kötü mü davranıyoruz?” Herkül: “Onların gözünde öyle... Eğer onların şehrine bir gidersen ne demek istediğimi anlarsın.”
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.