Hiç...
Adından da anlalşıdığı üzere -biraz tasavvufçu yaklaşımıyla- hiçlik kavramı üzerinden hayatı değerlendiren bir kitap okudum.
Sürekli bir şeylerin peşinden koşturduğumuz ve iateklerimizin bir türlü sonu gelmeyen kısır döngü içinde bomboş bir hayat yaşıyoruz aslında, ama bu bizim tercihimiz!
Hayatı dolu dolu yaşamak,kendimiz olmak, gelişmek,hayatımıza değer katmak adına ne yaptık bu güne kadar? Diye sorsak kendimize pek de olumlu cevaplar alamayacağımız kesin.
Belki de HİÇ... Hiç bir şey yapmıyoruz kendimizi gerçekleştirmek için.
Asıl önemli olanın ne olduğunu unuttuğumuz gün kendimizi boşluğa bıraktığımız gündü ve bu boşluğun farkına bile varamadık...
Kendimize gelmemiz gerektiğini anlatmaya çalışırken bu konuda neler yapabileceğimiz hususunda bize yol gösteren akıcı bir kitaptı.
Yazarımızın kişisel gelişim & maneviyat üzerine çalışmalar yapan biri olması kaleme aldığı eseri farklı bir boyuta taşıyor; manevi değerlerimize sahip çıkmanın kişisel gelişimimize katkıları konusunun defalarca altını çiziyor.
İleri seviye felsefe,araştırma veya psikoloji kitapları okumuş biriyseniz bu deneme eseri size biraz basit gelebilir. Kişisel gelişim alanında bir çok kitap okuduysanız yine size çok bir şey katmayacağını söyleyebilirim, ama eğer kişisel gelişim alanında yeniyseniz ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız bu eser sizin için bir başlangıç kitabı olabilir.
Okuduğunuz eser sizin için bir zaman kaybı olmayacak.
İyi okumalar...
