Bütün düşler gerçeğin abartılmış bir benzeridir.Sanrılarla,gerçekler ve bellek kayıtlarında yeniden canlandırma arasında kıl payı fark var aslında.Düşler yaşamın ve isteğin sınırsızlığını anımsatıyorlar insana.Kendimizi ve başkalarını anlamamızı kolaylaştırıyor ve yaşama cesareti veriyorlar.
Her insan kendi içinde yüzlerce değişik insan ve yaşam olanağı taşıyor diye düşündü cesaretle, insanın dümdüz bir tek yaşamı olmaması gerektiğini kavramak zorundayım artık.Yaşam tatsız tuzsuz bir lapa değil bundan çok daha lezzetli ve cömert.
İnsan sevdiğini, sevmenin en yüksek noktasındayken yitirdiğinde çektiği acıyı yüceltiyor, salt sevebilmiş olmayı bile mutluluğa, sevince çeviriyordu sonradan.
Sonra duyular, dokunuşlar, çağrışımlar ve örgüsü sevmenin incecik ipliklerinden oluşmuş düşler. Gün ve geceler. Sesler, görüntüler, renkler. Geçmiş denilen şey buydu.