bu kitabı okuyun.
yolculukta, her bir bölümü tek tek düşünerek, birkaç kez okuyarak hatta, sindirerek.. sonra bir de bir göl kenarında, kuş sesleri ve rüzgârın eşliğinde tekrar..
bilmiyorum, basit gibi görünen sözcükler ve zaten bildiğim olaylar neden bu denli tesir etti?
yazar Kuran'da geçen kıssaları kendince kısa ve öz, biraz şiirsel bir üslupla anlatmış.
iki bölümü var kitabın, ilk bölümün adı "bir", ikincisi "çok". evet, vahdetten kesrete.
zarif ve ince her şeyi sevdiğimizden belki de.
zarif ve güzeldi kitaptakiler. zaman ayırmaya değer bence.
-Baba, dedi, çocuk; biz zengin miyiz?
-Zengin olan Allah'tır. Bize ihtiyacımız olanı, ihtiyacı olanlarla paylaşmak yakışır. Bu da bizim zenginliğimizdir.
Karanlıklar içinde konuşuyor, yaşayıp gidiyorlardı yapıp ettiklerinin bir bir yazıldığını bilmiyorlardı, konuştukça sadece azaplarını uzattıklarını da.....
Hakk'ı inkara kalkışan ve başkalarını Allah'ın yolundan çeviren kimselerin üzerine, bozgunculuklarından, sebep oldukları toplumsal çürüme ve yozlaşmadan dolayı azap üstüne azap yığılır.
Hal böyleyken onlar yine de entrikalarını sürdürmeye devam ettiler. Oysa onların bütün oyunları, bütün düzenleri Allah'ın bilgisi içindeydi. Velev ki bu oyunlarıyla dağlar yerinden oynasa bile.
Şimdi sığındıkları yegâne mazeret, 'Böyle olduğunu bilmiyorduk.' fitnesi kalmıştı. Aslında onlar, sadece kendi kendilerine yalan söylemişlerdi. Şimdi, mesnetsiz hayalleri onları yüzüstü bırakıvermişti.
"İşittik ama karşı çıkıyoruz" demek onların yüzlerce yıldır sürdürdükleri bir tavırdı. Karşı çıkabilmek, karşı çıkışlarını meşrulaştırmak için sözlerin anlamını bağlamından kopararak çarpıtıyorlardı.