Hilafet Nasıl Yıkıldı?

Abdulkadîm Zellum

About Hilafet Nasıl Yıkıldı?

Hilafet Nasıl Yıkıldı? subject, statistics, prices and more here.

About

İslâm Hilâfet Devleti’nin 1924’te yıkılmasından buyana, İslâm’ın hükümleri devlet ve toplum hayatından silinip atılmış, Allah’ın indirdiğinden başkası ile yönetilmek durumunda kalınmış ve yeryüzündeki tüm Müslümanlar günaha maruz bırakılmıştır. İslâm ümmeti kendi kararlarını kendisi alan, karar alma sürecinde zamanı, mekânı ve benzeri koşulları tümüyle kendisi belirleyen egemen bir güç iken, yeryüzünde 13 asra yakın bir zaman diliminde devletlerarası güç ilişkilerinde duruma hâkim olarak dünya siyasetini belirlemişken Hilâfet Devleti’nin yıkılışının ardından azgın kâfirler ümmetin siyasi, ekonomik, askerî konumlardaki karar mekanizmalarını ele geçirmişlerdir. İşte elinizdeki bu kitap 13 asırlık İslâm Devleti’nin içeriden ve dışarıdan kimler eliyle ve nasıl yıkıldığını gözler önüne seren, daha önce okumadığınız birçok ayrıntısıyla resmî tarihin yalanlarını ortaya koyan müthiş bir eserdir.
Estimated Reading Time: 5 hrs. 42 min.Page Number: 201Publication Date: 2016Publisher: Köklüdeğişim Yayınları
Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 42.9
Erkek% 57.1
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Abdulkadîm Zellum
Abdulkadîm ZellumYazar · 2 books
Büyük Âlim Şeyh AbdulKadîm Zellum tam da Hilafetin kaldırıldığı yıl olan 1924 yılında el-Halîl şehrinde, dindarlığı ile meşhur bir ailede doğmuştur. Babası Osmanlı Hilafeti döneminde müderrislik yaparken babasının amcası AbulGaffar Yunus Zellum ise El Halil Müftüsü idi. Nitekim Zellum ailesi, Osmanlı Hilafet Devleti tarafından Mescidi İbrahim’e hizmet etmekle görevlendirilmiş Yakup Aleyhisselamın kabrinin de bulunduğu İbrahim Mescidinde Cuma günleri ve bayramlarda minber üzerine bayrak asan, bayramlarda ve kutlamalarda bayrağı taşıyan köklü bir ailedir. Şeyh AbdulKadîm Zellûm, el-Halîl şehrinde doğdu ve on beş yaşına kadar orada büyüdü. İlköğretimini el-İbrâhîmiyye Medresesi’nde tamamladı. Sonra babası hem fıkıh öğrenmesi, hem fıkıh taşıyıcılarından hem de Allah’a dâvet edenlerden olması için onu El-Ezher’e göndermeye karar verdi. Nitekim 1939 yılında Kâhire’deki El-Ezher Üniversitesi’ne kaydını yaptırdı ve 1942 yılında El-Ezher Üniversitesi’nden İlk Yeterlilik Diploması, ardından 1947 yılında yine El-Ezher’den Şeriat Fakültesi Diploması aldı. Daha sonra 1949 yılında lisans diploması ile birlikte, şimdilerde doktora diploması olarak itibar edilen Hukuk Uzmanlığı belgesi aldı. Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî -Rahimehullah- ile buluşması 1952 yılında oldu. Ondan ders almak ve ümmetin kurtuluşu için yapılması gerekenler hakkında konuşmak üzere Kudüs’e gelip gitmeye başladı. Hizb-ut Tahrir kurulur kurulmaz Hizb’e katıldı ve 1956 yılından beri Hizb’in liderlik kadrosunda bulundu. Kendisi, usta bir hatip ve insanlar tarafından sevilen biri idi. Cumâ günleri namazdan önce, İbrahim Mescidi’nin Yûsufiyye diye bilinen kısmında dersler veriyor, halkın çoğu hazır bulunuyordu. Ardından Cumâ’dan sonra Sahn diye bilinen kısmında hutbeler irâd etmeye başlıyor, yine halkın çoğu hazır bulunuyordu. Hem 1954 yılında hem de 1956 yılında milletvekilliği seçimleri îlan edilince aday oldu. Lâkin Ürdün Devleti’nin sonuçlara hile karıştırmasından dolayı kazanamadı. Ardından Şeyh Abdulkadim Zellum tutuklanarak Cifr-us Sahrâvî Hapishanesi’ne konuldu. Allah kendisine kurtuluş verinceye kadar orada senelerce kaldı. Şeyh -Rahimehullah- gerçekten Hizb-ut Tahrir’in kurucu Emirinin sağ kolu, sadağının bir oku idi. Onu büyük görevlere gönderir, o da hiç tereddüt etmeksizin dâveti, ehlinin, çocuklarının ve hayatın geçici metaının önüne geçirirdi. Nitekim bir gün Türkiye’de, ertesi gün Irak’ta, ardından Mısır’da, daha sonra Lübnan’da ve Ürdün’de idi. Emiri her ne zaman kendisini çağırsa, davanın bir neferi olarak yanı başında bulurdu onu. Hizb-ut Tahrir’in kurucusu ve ilk emiri olan Takiyyuddin en Nebhani 11 Aralık 1977 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşunca emaneti Abdulkadim Zellum üstlendi ve aldığı emaneti hakkıyla yüklendi, onu yüksekten daha yükseğe taşıdı. Hizb-ut Tahrir’in çalışma alanını Orta Asya ve Güneydoğu Asya Müslümanlarına varacak kadar genişletti. Hatta Dâvetin sesinin, Avrupa’da ve diğer bölgelerde yankılanması onun sayesinde oldu. Ayrıca davet çalışmalarındaki yoğunluk ve zorluğa rağmen İslami Ümmeti bilinçlendirmek adına birçok eser telif etti. 17 Mart 2003 Pazartesi günü Hizbin liderliğinden ayrıldı. Ayrılırken Hizbin üyelerine yolladığı mesajda ecel kendisine gelince kadar Hizbin bir neferi olarak daveti yükleneceğini, yeni seçilen emirin hizmetinde olacağını bildirdi. Şeyh Abdulkadim Zellum, Hizbin emirliğinden ayrıldıktan yaklaşık kırk gün sonra, 29 Nisan 2003 Salı gecesi yaklaşık seksen yaşında iken Beyrut’ta vefat etti. Ölümünün ardından geriye güçlü bir Hizb bıraktı. Rahimehullah, hak hususunda cesur idi, hiçbir kınayıcının kınamasından Allah için korkmazdı. Aktifdi, dâveti taşımada bıkmaz ve usanmazdı. Tevâzusu, güzel ahlâkı, haram olmayandan başkasına karşı sinirlerine hâkim, halim, yumuşak huylu, kerim, cömert olarak bilinirdi. Dâvet üzerinde sabırlı ve sebatkârdı. Zalimlerin takibatı karşısında, Allah Subhânehu’nun rahmetine kavuşuncaya kadar garip olarak yaşadı. Artık ecri Allah’a aittir. Allah ona geniş bir rahmet ile rahmet etsin.