Hilal ve Haç Kavgası

Halil Hâlid

Hilal ve Haç Kavgası Sözleri ve Alıntıları

Hilal ve Haç Kavgası sözleri ve alıntılarını, Hilal ve Haç Kavgası kitap alıntılarını, Hilal ve Haç Kavgası en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batılı ülkelerin halkından büyük bir kis- minin, böyle bir medenileştirme vazifesinin Avrupalılar tara- findan yerine getirilmesine, Doğulunun şiddetle ihtiyacı bu- lunduğuna kuvvetle inanmalarıdır. Bu itibarla, onlara göre böyle bir medenileştirme vazifesi sadece bir insanlık hizme- tidir. Eski zamanlarda doğu milletlerinin daha medeni bir ha- yata ve batı milletlerinden daha yüksek insanlık duygularına sahip olduklarını, Doğu'nun medeniyetin beşiği olduğunu ve ilerleme nurlarının Doğu'dan geldiğini, Batı halkının çok az bir kısmı düşünebilmektedir. Bir de "alem-i medeniyet" yani "medeni dünya" deyiminin ancak Hıristiyanlık dünyası hak- kında kullanılabileceğine ve Doğu dünyasının, yarı medeni olduğuna veya büsbütün barbarlık halinde bulunduğuna dair Batılıların çoğunluğu arasında bir kanaat vardır.
...Avrupa medeniye- tinin büyüklüğünü abartmak ise, bizde pek çok kimsenin fi- kirlerini zehirlemiş manevi bir frengi hastalığıdır
Reklam
Fransızları olsun bu haksız muamelelerin yapılmasından uzak tutmak, şeref verici bir ayırım olurdu. Yazıktır ki, istila ettik- leri yerler halkının hukuk ve hissiyatına Fransızlar da başka dev- letler kadar riayetsizlik göstermişlerdir." diyor (William Howitt, Colonization and Christianity, s. 312)
Hatta köleliğin kaldırılmasının en gayretli bir taraftarı olan Clarkson yukarıda sözü geçen kita- binin 100. sayfasında diyor ki: "Barbados sömürgesinde bir resmi beyanname yayınlamıştı ki, bunda Quakerlerin kölelerini ibadet ma- lallerine getirmemeleri emrolundu. Bu tedbir, güya kölelere efendi- lerinin bağ olduğu dinin hükümleri öğretilirse sömürgenin asayişi kalabilir endişesine dayanmaktaydı. Ömürlerinde sefaletten başka bir şey öğrenmeyen zavallı köleler işte böylece Hristiyan inanci tesellisi gibi yegâne bir manevi çareden de mahrum edildiler." Fran- Siz yazarı Wallon da önceki bölümde zikrettiğimiz Histoire de Esclavage dans l'Antiquité (Eski Çağlardaki Köleliğin Tarihi) isimli eserinin önsözünde bu yolda bir fikirde bulunuyor ve "Şurasın da unutmayalım ki, bu köleler bizim dinimize döndürülmekle teselli baldular." yazıyor. İşte bu beyanattan da anlaşalıyor ki, esasen çirkin olan bir şeye şartların değişmesi, zamanın icabı gibi se- beplerden dolayı bir tevil bulmak gerekirse onu bulmada Bati dehası pek çok güçlüğe rastlamaz. Öyle ya, zavallı siyahileri evlerinden, yurtlarından, ailelerinden ayırsınlar, vatanların- dan sürüp çıkarsınlar, hayvan gibi gemi güvertelerinde, eşya gibi gemi ambarlarında istif ederek, fırtınalı denizlerden ge- çirsinler, alışmadıkları iklimlerde ölünceye kadar çalıştırsını- lar. Sonra da Allah'ın bu felaketzede mahluklarına verilecek. manevi mükâfat, Hristiyanlığın tesellisi imiş.
Zira moda şeklinde ortaya çıkan fikirleri kabul- lenme hevesi âdeta bulaşıcı bir sevda hastalığı gibidir. Dünya- nın en medeni sayılan ülkelerindeki pek çok kimsenin bu hastalığa tutuldukları her an göre geldiğimiz örnekleriyle sabittir.
16. yüzyılın başlarında Portekizliler Amerika'daki s gelerinde çalıştırmak üzere binlerce Afrikalı zenciyi zoda sömür işkenceyle kölelik zincirine vurup gemilerle götürmeye ba lamışlardı. Portekizliler ise Hristiyanlığın insan haklan ile gili meziyetleriyle en az diğer Batı milletleri kadar övünen bir milletin fertleridir.
Reklam
83 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.